İstanbul Bahçelievler’de, binalarının Kentsel Dönüşüm nedeniyle yıkıldığını ve 4 yıldır mağdur olduklarını ileri süren bir grup vatandaş, yaptıkları basın açıklamasıyla duruma tepki gösterdi. Yetkililere çağrıda bulunan Kocasinan Mahallesi’ndeki Ümit Sitesi sakinleri, evlerini yenilemek için anlaştıkları inşaat firmasının hayali satışlar yaptığını, kamuoyunun yakından tanıdığı, ünlü bir firmanın isminin kullanarak da kendilerini yanılttığını ifade ettiler.
6 bloktan 174 bağımsız bölümden oluşan Ümit Sitesi sakinleri adına basın açıklaması yapan Avukat Mehmet Sinan Yiğit, “Sitemiz sakinleri aracılığıyla anlaşmaya varılan müteahhit firma hakkında zamanla çok sayıda usulsüzlük tespit edilmiştir. Sürece ilişkin olarak bir kat maliki tarafından açılan dava sonucu, iki bloğun riskli yapı statüsü kaldırılmış; bu süreçte karot alımı hatalı şekilde yapılmış, dava süreci gerektiği gibi takip edilmemiştir. Üstelik soğuk kış aylarında müvekkillerimizin elektrik ve doğal gazlarının kesilmesi suretiyle evlerinden tahliye edilmeleri, insan onuruna aykırı bir durum yaratmıştır. Binaların yıkılmasıyla birlikte, yıkım bedelleri müteahhit tarafından tahsil edilmiş; fakat yerine herhangi bir inşaat faaliyeti gerçekleştirilmemiştir. Bu süreçte fiilen mevcut olmayan projeler için satış ofisi kurulmuş, kamuoyuna yönelik reklam çalışmaları yapılmış ve bazı kişilere hayali satışlar gerçekleştirilmiştir” diye konuştu.
“AŞÇIOĞLU İNŞAAT ADIYLA BİZİ YANILTTILAR”
Site sakinlerinden hileli yollarla imza toplandığını, yaşanan süreçte psikolojik ve ekonomik baskılara dayanamayan, yeni evlerini göremeden vefat eden kişilerin olduğunu iddia eden Av. Mehmet Sinan Yiğit, açıklamasında; “Müvekkillerimizden, 2/3 çoğunluk sağlandığı iddiasıyla hileli yollarla imzalar toplanmış, bilgi eksikliği, ekonomik korkular ve yönlendirmelerle muvafakatnameler alınmıştır. Daha sonra yapılan araştırmalarda, projeyi üstlendiği belirtilen firmanın, kamuoyunda tanınan gerçek Aşçıoğlu firması ile hiçbir ilgisinin olmadığı, söz konusu ismin izinsiz kullanımı nedeniyle gerçek Aşçıoğlu’nun isim hakkı davası açarak kazandığı ve bu firmanın kamuoyunu yanıltıcı bir şekilde ticari unvanı kullandığı ortaya çıkmıştır. Müvekkillerimizin çoğu, mağduriyetleri nedeniyle başka semtlerde kiracı konumuna düşmüş; belediyenin yalnızca 18 ay süreyle yaptığı kira yardımı, hatalı karot süreci sebebiyle bazı müvekkillerden geri istenmeye başlanmıştır. Bu durum, özellikle sabit gelirli, emekli ve hasta müvekkillerimizi son derece zor durumda bırakmıştır. Bu süreçte psikolojik ve ekonomik baskılara dayanamayan ve yeni evlerini göremeden vefat eden müvekkillerimizin olması, yaşananların ne denli ağır olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.
“YETKİLİLERİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”
Müvekkilleri adına bakanlık, İBB ve ilçe belediyesini göreve çağıran Av. Yiğit, “Tarafımızca, hukuka aykırı tüm işlemlerin iptali amacıyla hukukî süreçler başlatılmış olup, sorumlular hakkında cezai ve idari yaptırımların uygulanması amacıyla cezai işlemlerin de başlatılacağı bilgisini kamuoyuna sunarız. Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere tüm yetkilileri, müvekkillerimizin yaşadığı bu derin mağduriyeti sona erdirmek adına ivedi ve etkin bir biçimde göreve davet ediyoruz. Müvekkillerimiz; yalnızca konut değil, temel insan hakkı olan güvenli yaşam hakkı mücadelesi vermektedir” şeklinde konuştu. >365/Haber Merkezi
Ümit Sitesi Maliklerinin Vekili Av. Mehmet Sinan Yiğit’in açıklamasının tamamı şöyle:
Değerli Basın Mensupları,
Kamuoyunun Dikkatine,
Tarafımızca temsil edilen müvekkillerimiz; İstanbul ili Bahçelievler ilçesi Kocasinan Mahallesi 5122 parselde yer alan, 6 bloktan ve toplamda 174 bağımsız bölümden oluşan Ümit Sitesi maliklerinden oluşmaktadır.
Müvekkillerimiz, yaklaşık 4 yıldır devam eden ciddi bir mağduriyetin muhatabı haline gelmiş bulunmaktadır. Anılan taşınmazlar, ekonomik ömrünü doldurmuş olması nedeniyle kentsel dönüşüm kapsamına alınmış, bu sürece olumlu yaklaşan müvekkillerimiz, daha güvenli ve depreme dayanıklı konutlarda yaşama arzusu ile harekete geçmişlerdir.
Ancak dönüşüm süreci, müvekkillerimizin iradesi ve menfaatleri dışında, hukuka aykırı ve kötü niyetli uygulamalarla ilerlemiş; sonuç olarak müvekkillerimiz ciddi zararlara uğratılmıştır.
Sitemiz sakinleri aracılığıyla anlaşmaya varılan müteahhit firma hakkında zamanla çok sayıda usulsüzlük tespit edilmiştir. Sürece ilişkin olarak bir kat maliki tarafından açılan dava sonucu, iki bloğun riskli yapı statüsü kaldırılmış; bu süreçte karot alımı hatalı şekilde yapılmış, dava süreci gerektiği gibi takip edilmemiştir. Üstelik soğuk kış aylarında müvekkillerimizin elektrik ve doğal gazlarının kesilmesi suretiyle evlerinden tahliye edilmeleri, insan onuruna aykırı bir durum yaratmıştır.
Binaların yıkılmasıyla birlikte, yıkım bedelleri müteahhit tarafından tahsil edilmiş; fakat yerine herhangi bir inşaat faaliyeti gerçekleştirilmemiştir. Bu süreçte fiilen mevcut olmayan projeler için satış ofisi kurulmuş, kamuoyuna yönelik reklam çalışmaları yapılmış ve bazı kişilere hayali satışlar gerçekleştirilmiştir.
Müvekkillerimizden, 2/3 çoğunluk sağlandığı iddiasıyla hileli yollarla imzalar toplanmış, bilgi eksikliği, ekonomik korkular ve yönlendirmelerle muvafakatnameler alınmıştır. Daha sonra yapılan araştırmalarda, projeyi üstlendiği belirtilen firmanın, kamuoyunda tanınan gerçek Aşçıoğlu firması ile hiçbir ilgisinin olmadığı, söz konusu ismin izinsiz kullanımı nedeniyle gerçek Aşçıoğlu’nun isim hakkı davası açarak kazandığı ve bu firmanın kamuoyunu yanıltıcı bir şekilde ticari unvanı kullandığı ortaya çıkmıştır.
Müvekkillerimizin çoğu, mağduriyetleri nedeniyle başka semtlerde kiracı konumuna düşmüş; belediyenin yalnızca 18 ay süreyle yaptığı kira yardımı, hatalı karot süreci sebebiyle bazı müvekkillerden geri istenmeye başlanmıştır. Bu durum, özellikle sabit gelirli, emekli ve hasta müvekkillerimizi son derece zor durumda bırakmıştır. Bu süreçte psikolojik ve ekonomik baskılara dayanamayan ve yeni evlerini göremeden vefat eden müvekkillerimizin olması, yaşananların ne denli ağır olduğunu göstermektedir.
Tarafımızca, hukuka aykırı tüm işlemlerin iptali amacıyla hukukî süreçler başlatılmış olup, sorumlular hakkında cezai ve idari yaptırımların uygulanması amacıyla cezai işlemlerin de başlatılacağı bilgisini kamuoyuna sunarız.
Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere tüm yetkilileri, müvekkillerimizin yaşadığı bu derin mağduriyeti sona erdirmek adına ivedi ve etkin bir biçimde göreve davet ediyoruz.
Müvekkillerimiz; yalnızca konut değil, temel insan hakkı olan güvenli yaşam hakkı mücadelesi vermektedir.
Zira Türkiye’nin deprem gerçeği, son yıllarda yaşanan acı tecrübelerle bir kez daha tüm açıklığıyla ortaya çıkmış, bilimsel verilerle de sabit hale gelmiştir. Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı vardır; bu hak, yalnızca bireysel bir beklenti değil, devletin ve tüm kamu otoritelerinin gözetmekle yükümlü olduğu anayasal bir teminattır.
Bu bağlamda, sağlıksız ve dayanıksız yapılarda yaşamaya mecbur bırakılan vatandaşlar, yalnızca maddi değil, aynı zamanda manevi zararlar görmekte; hukuken koruma altına alınmış olan güvenli barınma hakkı ihlal edilmektedir. Müvekkillerimiz bu mücadeleyi, yalnızca kendi adlarına değil, aynı zamanda toplumun tüm fertlerinin can güvenliğini önceleyen, kamu yararına dayanan bir bilinçle sürdürmektedir.
Dolayısıyla talebimiz, sıradan bir mülkiyet uyuşmazlığı değil, yaşanabilir, güvenli ve insan onuruna yaraşır bir yaşam alanı hakkının tanınması ve korunmasıdır.
Diğer yandan açıklananlar bağlamında kentsel dönüşüm süreçlerinin daha sağlıklı, sürdürülebilir ve adil bir zemine oturtulması amacıyla, kat karşılığı inşaat uygulamaları çerçevesinde karşılaşılan hukuki ve uygulamaya dair aksaklıkların giderilmesine yönelik aşağıdaki önerilerimizin kamuoyuyla paylaşılmasında fayda görmekteyiz:
Teminat Sistemi ile Müteahhitlerin Mali Yeterliliğinin Güvence Altına Alınması:
Halihazırda ruhsat aşamasında müteahhitlerden talep edilen %10 oranındaki teminat uygulamasına ek olarak, sözleşme aşamasında, belediyeden alınacak belirlenen yaklaşık maliyetin en az %5’i oranında teminatın, belediyeye yatırılması zorunlu hale getirilmelidir. Bu düzenleme ile, yalnızca mali yeterliliğe sahip firmaların kentsel dönüşüm projelerine dahil olması sağlanarak, vatandaş mağduriyetlerinin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.
Yargı Süreçlerinde Süre Sınırı Getirilmesi:
Kentsel dönüşüm projelerine ilişkin olarak hem idari yargıda hem de adli yargıda açılan fesih davaları, projelerin gecikmesine ve kimi zaman tamamen akamete uğramasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle, bu tür davalara yönelik süre sınırlamaları getirilmesi, yargılama süreçlerinin hızlandırılması açısından elzemdir.
Taraf Teşkili ve Tebligat Usulünde Reform:
Dönüşüm projelerine ilişkin davalarda, maliklerin %51’inin taraf teşkilinde yeterli sayılması ve kalan maliklere yönelik usulüne uygun yapılacak ulusal bir gazete ilanının tebligat yerine geçmesi yönünde yasal düzenleme yapılmalıdır. Zira, azınlık maliklerin projeye karşı çıkması, sürecin yargı eliyle tıkanmasına sebep olmaktadır.
İdareye Daha Geniş Takdir Yetkisi Tanınması:
Kentsel dönüşüm süreçlerinde kamu yararının etkin biçimde gözetilebilmesi adına, ilgili idarelerin süreci hızlandırıcı yönde daha geniş insiyatif alanlarına sahip olması gerektiği kanaatindeyiz. İdare, kamu yararı doğrultusunda karar alma ve uygulama yetkisine etkin şekilde kavuşturulmalıdır.
Sözleşme Sürecinde Hukuki Danışmanlık Zorunluluğu:
Kentsel dönüşüm yasası kapsamında yapılacak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri ve diğer hukuki işlemler, bu alanda uzman bir avukatın nezaretinde gerçekleştirilmelidir. Bu sayede, hukuki bilgi eksikliği içinde olan vatandaşların, kötü niyetli müteahhitlerin haksız uygulamalarına karşı korunması sağlanacaktır.
Kentsel Dönüşüm Ofislerinin Kurulması ve Denetim Yetkisiyle Donatılması:
Devlet tarafından lisanslandırılmış, bünyesinde hukukçu, inşaat mühendisi, inşaat teknikeri ve harita mühendisi gibi uzmanların yer aldığı kentsel dönüşüm ofislerinin kurulması gereklidir. Bu ofisler, vatandaş ile müteahhit arasında teknik ve hukuki köprü görevi görmekle birlikte, sürecin her aşamasında denetim yetkisine sahip olmalıdır. Böylece, dönüşüm süreçlerinin şeffaf, denetlenebilir ve güvenli şekilde yürütülmesi temin edilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Av. Mehmet Sinan Yiğit
Ümit Sitesi Maliklerinin Vekili
25 Mayıs 202
Yorumlar
Kalan Karakter: