Ameliyatsız çözüm ümidi

Geniz eti veya bademciklerin cerrahi müdahale ile aldırılmasının önerilmesiyle ne yapacağını bilememenin çaresizliğini yaşayan anne babalara yeni bir umut doğdu.

Ameliyatsız çözüm ümidi

Geniz eti veya bademciklerin cerrahi müdahale ile aldırılmasının önerilmesiyle ne yapacağını bilememenin çaresizliğini yaşayan anne babalara yeni bir umut doğdu.

Ameliyatsız çözüm ümidi
13 Haziran 2013 - 11:09
Reklam

Bahar alerjilerinin arttığı dönemlerde, özellikle çocuklarda baş gösteren öksürük, burun tıkanıklığı, gece horlaması, nefes alma güçlüğü, iştahsızlık, kusma, karın ağrısı vb. gibi şikâyetler sonucu hastanelere akın eden anne babalar, geniz eti problemi şokuyla karşılaşıyor.

Bu tür solunum yolu şikâyetiyle gelen çocuklara birkaç kez uygulanan ilaçlı tedavilerden başarılı bir sonuç alınamadığında, geniz eti veya bademciklerin cerrahi müdahale ile aldırılmasının önerilmesiyle ne yapacağını bilememenin çaresizliğini yaşayan anne babalara yeni bir umut doğdu.
Maraş Akupunktur Merkezi’nden, Akupunktur Uzmanı Dr. İsmail Maraş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor:

“Konuya, yaklaşık 25 yıllık klinik tecrübe ve deneyimimizle baktığımızda gördüğümüz bir gerçek var. Bundan 15-20 sene öncesinde, çocuklarda şimdiki gibi orta kulak iltihaplanmaları, gece horlamaları, nefes alma güçlükleri, karın ağrısı, iştahsızlık vb. gibi durumlar pek sık görülmezdi. Bu tür şikâyetler olduğunda da ilaçlı tedavi sonuç verir ve ameliyat seçeneğine bu kadar çok ihtiyaç duyulmazdı.
Bu gerçeğin altını çizdikten sonra biz, günümüzde ameliyatın bu kadar çoğalmasını tartışmadan önce bu tür şikâyetlerin niçin artış gösterdiğine ve niçin ilaçlı tedaviyle sonuç alınamadığına odaklanmayı herkes adına daha yararlı buluyoruz.”

Günümüzde özellikle metropollerde alerjinin çocuklar başta olmak üzere insanları gizli açık bu tür şikâyetlere maruz bırakmaya başladığına dikkat çeken Dr. İsmail Maraş “Bugün bütün tıp otoriteleri bu konuda hemfikirdir ki günümüz insanı kendini doğal hayat şartlarından olabildiğince uzaklaştırıpkendisini kendi kurguladığı modern hayatın içinde adeta bir serada yaşar gibi yaşatmaya mahkûm etmiştir” diyerek şu önemli gerçeğe işaret ediyor:

VÜCUDU DOĞAL HALINE HIÇ BIRAKMIYORUZ
“Dikkat ederseniz özellikle büyükşehirlerde insanın yaşadığı her yer steril ortam olmaya zorlanıyor.Satın aldığımız ürünler steril ambalajda el değmeden hazırlanmakta; evimiz, ofisimiz, araçlarımız mikroplara karşı steril edilmekte; marketlerde restoranlarda eczanelerde vb. hijyen adına tek kullanımlık plastik tabak, çatal, bardakvb. kullanılmaktadır. Tezgahtarlar bile sterileldiven giymek zorundadır. Bütün bu yaklaşımlarda amaç vücudu mikroplara ve bakterilere karşı korumaya çalışmaktır. Bununla da kalmayıp en ufak bir öksürükte, en ufak bir ateşlenmede, en ufak bir boğaz veya karın ağrısında kendimizi hastanede bulmaktayız.”

Vücudumuzu bir kerecik olsun kendi doğal haline bırakmadığımıza dikkat çeken Dr. İsmail Maraş, son yıllarda inanılmaz bir şekilde değiştirilen yaşam tarzlarına dikkat çekerek doğru bilinen şu yanlışlıklara işaret ediyor:
“Artık günümüz insanı o hale geldi veya getirildi ki, bir canlı türü olarak “insan”, doğası gereği yaşamak istese bile yaşayamıyor. Örneğin vücuda gereken gıdalar yerine, tüketmek üzere bize sunulan hazır gıdalara yönlendiriliyoruz.Taşıtlardan, asansörlerden, otomatik el ve ev aletlerinden, hazır yiyecek ve içeceklerden, kısaca otomatikleştirdiğimiz hayattan dolayı hareket etmesi gereken el kol ayak gibi organlarımızı çalıştıracak ortam bulamıyoruz.

Zaten yemeye pek fırsat bulamadığımız birkaç meyveyi bile çiğneyemiyor çünkü bize sunulan ve gerçekte meyvenin suyu değil konsantresi olan sıvıyı meyve suyu diye içiyoruz. Oysa meyvenin posasının vücut için ne kadar önemli olduğunu bize kimse söylemiyor.”
Daha enteresan olanı “vücuda girmiş en ufak bir bakteri veya mikrobun verdiği rahatsızlıkta vücuda savunma şansı bile bırakmıyor, onun savunma sisteminden önce, “tedavi oluyorum” diyerek aldığımız birbirinden farklı ilaçve antibiyotiklerle vücuttan önce mikroplara biz saldırıyoruz” diyen Dr. İsmail Maraş şu gerçeğe vurgu yapıyor:

ÇOCUKLAR NEDEN SIK HASTA OLUYOR?
“E böyle olunca ne oluyor? Vücudun “immün sistemi” dediğimiz bağışıklık sistemi, adeta hiçbir görevini yapamaz halde, sporcu örneğindeki gibi yedek kulübesinde beklemeye mahkûm ediliyor. Bir zaman sonra kendisine ihtiyaç duyulup da hastalıklarla mücadele için sahaya çıkması gerektiğinde ise nerede ne yapacağını bilemez halde bocalıyor.”

Oysa insan vücudunun yaratılışında dış etkenlere karşı kendi savunma sistemini de geliştirebilecek yeterlilikte yaratıldığına dikkat çeken Dr. İsmail Maraş“Bu sistem bağışıklık sistemidir ve çocukluktan itibaren zaman içinde antrenmanlar yapa yapa güçlenir ve mutlaka güçlendirilmelidir. İşte o zaman böyle antrenmanlı bir bünyeye her önüne gelen mikrop etki edemez, o vücudu hasta edemez” diyerek günümüz çocuklarının niçin bu kadar sık hastalandığının altında yatan gerçeği de şöyle dile getiriyor:
“Onun içindir ki aynı etkilere maruz kalan kırsal alandaki çocukların mikroplara ve alerjilere karşı dayanıklılık oranı modern şehirde hijyenik bir ortamda yetişen çocukların dayanıklılığıyla kıyaslanmayacak derecede kuvvetlidir.Bu tespitlerden sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki dış etkenlere karşı oto savunmasız ve hijyenbir ortamda yetişen çocukların sık sık hasta olmalarının sebebi bu modern yaşam tarzından dolayı immün sistemi zayıflığından dolayı başta alerjik bünye olmak üzere zayıf bünyeye sahip olmalarındandır.”

ÇOCUKLARDA ALERJIK BÜNYEYE DIKKAT
Dr. İsmail Maraş, günümüzde çocuklarımızın bir türlü geçmek bilmeyen alerji başta olmak üzere solunum yolu, sindirim sistemi, dolaşım bozukluğu gibi rahatsızlıklarının temelinde de bu zafiyetin yattığını vurgulayıp şu örnekleri veriyor:
“Örneğin çocuklarda sık rastlanan, burunda kaşıntı, burun akıntısı, hapşırık, geçmek bilmeyen öksürük, boğaz ve bazen kulak ağrısı, iştahsızlık, karın ağrısı, bulantı gibi birçok sebebin geri planında alerjik bünye yatmaktadır.”

Dr. Maraş bu tür rahatsızlıkların tedavisiyle ilgili de klinik tecrübelerinden yola çıkarak şu bilgileri veriyor:
“Böyle alerjik ve immün sistemi zayıf bünyeye sahip çocuklarda semptomatik ilaç ve antibiyotik tedavisi bir yere kadar aileleri rahatlatsa da genelde kalıcı başarılı bir sonuç elde edilememektedir. Çünkü bünye alerjik olduğu için her defasında tekrar hastalıklara yenik düşmektedir. Böyle bir bünyenin rahatlaması için ameliyat da tek çare olamaz. Çünkü sorunun kaynağı ne geniz eti büyüklüğüdür, ne boğazda iltihaplanma, ne bademcik şişmesi ne de diğer semptomlardır… Esas sebep vücudun dışarıdan gelecek etkilere karşı savunma sisteminin güçsüzlüğüdür. Bu tür çocuklarda uygulanması gereken gerçek tedavi bağışıklık sistemini geliştirmeye yönelik tedavi yöntemleridir.”

Maraş Akupunktur Merkezi olarak yıllardan beridir çocuklara yönelik bu tür şikâyetlerde lazer akupunkturu ile sunulan alerji tedavisinden çok iyi sonuçlar aldıklarını da ifade eden Dr. İsmail Maraş, tedaviyle ilgili olarak da şu açıklamalarda bulunuyor:
“Alerji ve immün sistemini güçlendirme tedavisinde hastamızın durumuna göre seanslar uygulanıyor ve bu uygulamalaroldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Hastanın şikâyetleri önemli ölçüde azalmaktadır. İştahsız çocuklarımızın iştahı yerine gelmektedir. Karın ağrısı, kabızlık, mide bulantısı, öksürük, hapşırık, boğaz ağrısı, kusma gibi şikâyetler azalmakta veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Geceleri de dâhil olmak üzere solunum önemli ölçüde rahatlamaktadır.

Bu tür bir tedavi sonrası çocuklar daha az hastalanmaktadır. Çünkü akupunktur tedavisinin en önemli özelliği immün sistemi dediğimiz bağışıklık sistemini güçlendiren bilimsel bir tedavi yöntemi olmasıdır.

Alerjik bir bünye tedavi edildiği zaman yukarıda saydığımız şikâyetlerde iyileşme olduğu gibi çoğunlukla geniz eti veya bademcik için ameliyat endişesi yaşamaya da gerek kalmamaktadır. Bu tedavi sonrası endişeli bir ikilemde kalan ailelerbüyük oranda rahatlatmaktadır.”