Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun 2007 yılında başlattığı “Bu sabah komşunuza SELAM verdiniz mi?" kampanyasını, Bahçelievler’de 40 yıl ikamet eden Başbakan Ahmet Davutoğlu da Turkiye genelinde başlattı.
2007 yılında, gazetemizin yazarlarından Yusuf Ali Gundoğar komşuya selam vermenin önemini köşesine taşımıştı. Kampanyayı destekleyen yazısını sizler için tekrar yayınlıyoruz.
Selamlama!..
Yeni bir gune merhaba dediğimiz her sabah uyandığımızda; eşimize, çocuklarımıza, eğer aynı evde yaşıyorsak anne ve babamıza veya akrabalarımıza gunaydın, hayırlı sabahlar, selam gibi guzel sözleri guleç yuzlu olarak söyleyenimiz kaç kişi kaldı acaba?
Bahçelievler Belediye Başkanımız Sayın Osman Develioğlu ilçemizin cadde ve sokaklarına astırdığı bez afişlerde “Komşunuza selam verdiniz mi ?" diye soruyordu. Benim gibi birçok vatandaşımızın kendi içinden verdiği cevap komşumu görmuyorum ki olmuştur. Aslında görduğumuz zamanlarda ki selamlaşmaların çok sıcak, içten ve samimi olanı artık çok az yaşanmaktadır. Toplum olarak bir yabancılaşma sureci yaşamaktayız. Dostluklar, arkadaşlıklar gerçek değerlerini kaybetmeye başlamıştır. Karşılığı maddesel, çıkar ve menfaat olmayan duygu ve hislere dayalı olan insancıl ilişkiler dostluk ve arkadaşlıklar artık hikâye kahramanlarının davranış ve yaşam biçimlerinde bizlere sunuluyor. Batı medeniyetlerinde yuzyıllar önce kaybedilen bu değerler hikâyeleştirilmişken bizler gunluk yaşantımızda yaşadıklarımızı okur gibiydik. Bu çalışmalar çok buyuk kazançlar sağlayan projelerin oluşmasını sağlayınca yani maddesel çıkarlar, kazançlar, karların devreye girdiği son dönemlerde silah, kavga, ahlaksız davranışlar içeren hikâye ve konular iyi ahlaklı yaşama biçimlerini sunan hikâyeleri geride bırakmıştır. Dikkatlerimizden kaçmaması gereken konu bu çeşit hikâyeler içeren filmlerin gelişme ve kalkınma sureci yaşayan ulkelerin halkına sunulmasıdır. Bu gun TV’lerde internet salonlarında çocuklara sunulan filmlerin buyuk oranda şiddet içerdiğini görmekteyiz fakat alternatif uretemediğimiz için seyirci kalmaktayız.
Son yıllarda yaşadığımız değişim surecini kendi kulturumuzle birlikte yurutemediğimizi duşunmekteyim. Globalleşmenin içerisine kulturel ve sosyal yapımızı katmakta çekingen davranışlar sergilemekteyiz.
Toplum olarak para kazanmayı birinci hedef olarak yaşadığımız son dönemlerde kulturel ve sanatsal etkinliklere yatırım yapma cesaretini gösteren yatırımcı sayısı yok denecek kadar az olmuştur. Ayrıca bu yönde destekleyici teşvikler de yeterince yapılmamıştır. Turk Halk oyunlarını uluslararası yarışma ve festivallerde tanıtan dernek ve kurumlar globalleşmenin etkisi altında etkinliklerini azaltmışlardır. Bu alanda globalleşmeden guç alan yatırımcı duşunce, hemen devreye girmiştir.
Anadolu Ateşi gibi profesyonel kadroların oluşması sağlanmış, yapılan işten para kazanılırken kulturel tanıtımımız da yapılmaya devam edilmiştir. Turkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuranlar guçlerini tarihinden ve kulturunden almıştır. Bu tarih ve kultur içerisinde harmanlanmış olanlar birlik ve beraberliklerini en guzel gösterecekleri şeyler kulturel birliktelikleridir. Yeni gun (Bahar) kutlamaları, Hıdrellez (Yaz) kutlamaları bu kultur birlikteliğinin en guzel örnekleri olmaya devam edecektir. Bu ortak değerlerimizi globalleşen dunyanın ortak değerleri haline getirmek için çaba harcamanın olumlu sonuçlar getireceği inancındayım. İnanç farklılığı olsa da benzer kutlamalar batı toplumlarında da yapılmaktadır. Bu özel gunler temelimde insanı ve insanı duyguları taşımaktadır. Dunyanın neresinde olursa olsun iyilikten ve guzellikten yana olan tum insanlara, SELAM...
Yusuf Ali Gundoğar