Allahın insanlara vaat ettiği “CENNET” kelime olarak “BAHÇE” manasına gelmektedir. Bahçe ve cennet kelimelerinin aynı anlamda kullanılması ağaca, yeşilliğe ve ormana ne kadar önem verdiğini göstermesi bakımından oldukça manidardır.
CHP Bahçelievler Belediye Meclis Üyesi M. Berke Merter iddialı açıklamalarda bulundu.
Şüphesiz ki yeşilliğin insan yaşamına sağladığı artıları kimse inkar edemez hal böyleyken bugün bizler yaşadığımız ve dünyanın önemli metropollerinden biri olan İstanbul’u seyre daldığımızda adeta bir “Beton Çölüne” dönmüş, bir İstanbul görüyorsak bunda en büyük etken; neredeyse 18 yıldan bu yana İstanbul’u yöneten belediyecilik zihniyetidir.
Dünyada, nerdeyse bütün metropollerde, daha iyi bir tabloyla karşı karşıyayız, Örneğin, İstanbul’un onda biri nüfusuna sahip Münih’in merkezinde yer alan 1777 yılında kurulmuş olan İngiliz Bahçesi, 3750 dönüm büyüklüğünde ki şunu da belirtmeden geçemeyeceğim içinde kaybolabileceğiniz kadar büyük, bir o kadar da doğal görünen şehir parkında gezinirken müthiş huzurlu olurum, sonrasında bir o kadar da hüzün kaplar içimi neden İstanbul’umun da böyle parkları yok diye…
Devam etmek gerekirse Londra’daki 1637 yılında kurulmuş Hyde Park ve Kensington Bahçeleri 2500 dönüm, 1859 yılında kurulmuş New York’taki Central Park 3491dönüm büyüklüğünde öne çıkıyor. Bu saydığımız parklar en tanınmış parklar ama onlardan büyükler de var.
Örneğin; Paris’teki Bois de Boulogne 8.459 dönüm büyüklüğünde, Londra’da Richmond Park 9.550 dönüm büyüklüğünde ve yine Londra’daki Lee Valley Parkı tam 40.000 dönüm büyüklüğünde.
İSTANBUL’DA BİR ŞEYLER KÖTÜYE GİDİYOR
Maalesef 21.yüzyılda İstanbul’un bütün büyük parklarını yan yana da koysak bu parklardan hiçbirinin büyüklüğüne ulaşamayız, zaten İstanbul’da en önemli yeşil alanları, askeri alanlar, saray bahçeleri, tarihi alanlar, mezarlıklar ve türbelerin çevrelerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Tüm bu tabloya baktığımızda İstanbul’da bu konuda bir şeyler kötü ve anormal bir şekilde gelişiyor.
YEŞİL ALANIN ÖNEMİ
Peki, neden Şehircilik açıcından, yeşil alan bu kadar önemli? Şehir Planlamacıları Odası, İstanbul Şube Başkanı; Erhan Demirdizen, yeşil alanların, şehirlerde; estetiklik, hava kirliliğini önleme, temiz hava sirkülasyonunu sağlama, iklimi yumuşatma, yaşanabilir bir çevre oluşturmanın yanı sıra sağlık açısından da büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Ayrıca yine Demirdizen'e göre, Uluslararası standartlarda 700-800 metre yarıçaplı bir alanda insanların yürüyerek ulaşabilecekleri bir yeşil alan, yani bir park olmalı. Hâlbuki; İstanbul bu standarttan çok uzakta. Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (TÜRÇEK) Genel Sekreteri Kerem Ateş'e göre de “İstanbul’daki yeşil alanlar tükenmeye yüz tutmuş durumda. İstanbul adeta oksijensiz bırakılıyor. Yaz günlerinde yaşanılan sahra sıcaklarında yeşil alanların yokluğu ve çarpık yapılaşmanın büyük etkisi var.”
AVRUPA’DA 10, İSTANBUL’DA 1 METREKARE
1999 depreminden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mevzuatı ile halka toplanma alanları yaratmak amacıyla, kişi başına düşen yeşil alan miktarı 7 m2’den, 10 m2’ye çıkarıldı. Buna rağmen bazı Çevre uzmanlarına göre, İstanbul’da kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı 1 metrekarenin bile altında. Yani deprem bölgesi olan ülkemizde yaşanan onca acı kayıplara rağmen hala deprem sırasında ve sonrasında insanlarımız toplanabilecekleri açık alan yok denecek kadar az. Kaldı ki bu durum 750.000 nüfuslu Bağcılar'da ya da Güngören ve Bahçelievler gibi diğer yoğun nüfuslu ilçelerde daha da vahimdir. Ankara İstanbul’la kıyaslandığında biraz daha şanslı çünkü Atatürk’ün vizyonu orada da kendini ortaya koymuştur. Atatürk Orman Çiftliği, Milli Gençlik Park gibi büyük yeşil alanlar bunun göstergesidir.
Şehirlerde kişi başına düşen yeşil alan ortalamasında dünyadaki ortalamalara şöyle bir bakacak olursak; Avrupa’da aktif yeşil alan ortalama 20m²’dir, yani İstanbul’dakinin tam 20 katı. Bazı yerlerde bu miktar daha da yüksektir. Örneğin çoğumuzun gökdelenlerinden dolayı çok yoğun olduğunu tahmin ettiğimiz New York’ta bile aktif yeşil alan 29,1m², Rotterdam’da 28,3m², Stockholm’de 87,5m², Amsterdam’da 45.5m², Roma’da 45.3m²’dir. AKP'nin web sitesinde 2023 Hedefler bölümünde İstanbul Projeleri maddesi altında; “Kişi başı yeşil alan miktarını 7m²'ye çıkarmak “yazmaktadır. Hedefin trajikomikliği yanında, hedef gösterilen 7 m² aktif ya da pasif alan mı bunu belirtme gereği bile duyulmamıştır.
BOŞ ALANLAR PARAYA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR
AKP’nin, belediyecilik zihniyeti İstanbul’u siyasi hareket reklam unsuru olarak kullanılıyor ve boş gördükleri her alanı paraya dönüştürmeyi çok iyi başarıyorlar. Bunlara örnek olarak Eski Galatasaray Stadyumu Ali Sami Yen, Karayolları arsası, IETT Garajı, Gezi Parkı ve daha niceleri… hepsi ranta kurban edilip betonlaştırılıyor. İktidarın park anlayışını Alibeyköy’deki 400-500 dönümlük yeşil alan, Halkalı’daki 1.600 dönüm büyüklüğünde ki boş alanı Thema Park adı altında betonlaştırarak paraya dönüştürmesi bütün çıplaklığıyla anlatıyor.
Şimdi bizden beklenen; bütün boş zamanlarımızda, İstanbul’un her köşesinde yükselen alışveriş merkezlerinde gezip, devamlı para harcayıp, tüketmemiz. Yeşillik de olmadığı için insanlar bu tür kapitalist tapınaklara dolup taşıyor. Çocuklarımıza da ya dört duvar arasında sıkışıp kalmak, ya da arabaların ve egzozun yoğun olduğu sokak aralarında oynamak seçeneği kalıyor. Böyle bir ortamda yetişen çocuklarımızın da hem bedenen, hem psikolojik olarak gelişimini nasıl etkilediği ayrı bir tartışma konusu.
İSTANBUL’U KURTARACAK SOSYAL DEMOKRAT POLİTİKALARDIR
Ülkemizde ve bütün dünyada Sosyal demokrasi, parayı her şeyin üzerinde tutan bu zihniyete karşı demokratik yöntemlerle mücadele etmektedir ve Sosyal demokrasinin kökleşmiş olduğu ülkelerde bunun başarıldığını herkes görebiliyor. Sosyal demokrat politikanın merkezinde insan vardır, halk vardır. O yüzden her zaman sosyal demokrat politik akımlar çevreciliğin öncüsü ve koruyucusu olmuştur. Hatta Çevrecilik sosyal demokratın içinden doğmuştur ve İstanbul’u da kurtaracak kurtarabilecek de ancak Sol Politikadır. Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul’da Büyükşehir’i 2013'de kazanması İstanbul için belki de son şans!
İstanbulluların kendisine şunu sorması lazım; “İNSANCA YAŞAMAK’ mı” yoksa "YEŞİLİ RANT PEŞİNDE KOŞANLARA KURBAN ETMEK Mİ” daha iyi? Doların yeşili mi, doğanın yeşili mi?