Yaşamın en gelişmiş örgütlenmelerini Devlet, yerel ölçekteki örgütlenmesi de belediyeler, il özel idareleri ve muhtarlıklar oluşturur.
Merkezi yönetimler Devleti temsil ederler. Gerek merkezi yönetimler gerekse yerel yönetimler devlet ve toplum düzeninin kesintisiz devamını sağlamakta, kamunun ortak gereksinimlerini karşılamakta, mal ve hizmet üretip adaletli bir şekilde halka dağıtımında etkin rol oynarlar. Her ikisi de idarenin birbirlerini tamamlayan unsurlarıdır. Yerel yönetimlerin beraberinde kent yönetiminin doğuşu ve tarihsel gelişimleri incelendiğinde kent yönetimine ait ilk bulgularının eski yunan şehir devletlerinin ortaya çıkısına kadar uzandığı görülür. Daha sonraları Roma da ve Germen topluluklarında benzer örgütlenmeler görülmüştür. Günümüzdeki yerel yönetimlere çok benzer ilk örneklerini ise 11.yüzyılda feodalizmin etkisinde ki İngiltere ve Fransa da görmekteyiz. Ülkemizde de yerel yönetimlerin dolayısıyla belediyelerin tarihi, Avrupa kadar eski olmasa da yinede bir geçmişi vardır. Tanzimat’ı izleyen yıllarda Osmanlı Kırım Savaşı (1853-56) sonrası ortaya çıkmış, batıdan ve Fransız Kominin’den ciddi şekilde etkilenmiştir.1854 yılında İstanbul Belediyesi’nin temelleri atılmış, padişahların atadığı şehir emini (belediye başkanı) ve yine atamayla gelen belediye meclisleri Kurtuluş Savaşı’na kadar varlığını sürdürmüştür. Hatta 1924 yılında Ankara şehremaneti (belediyesi) yasası çıkarılmış köy, kasaba, şehir ve büyük şehir tanımlamaları da ilk kez bu kanunda yer almıştır. Bu gün yürürlükteki 1580 sayılı belediye yasası aslında 1930’lı yıllın ürünüdür. Zaman içinde bir takım değişiklere maruz kalsa da mantığı hemen hemen hep aynı kalmış ve de değişmemiştir.
Bugün için insanlığın kültürel birikiminin, tecrübe ve deneyimlerinin yerel manada en öne çıkanı yerel yönetim çeşitlerinden BELEDİYELER, dir Sınırları belli bir coğrafi alanda, görev ve yetkileri yasalarla belirlenmiştir.Özel gelirleri ve bütçeleriyle kendilerine has örgüt yapılarıyla beraber personelleri de olan, Merkezi yönetimlerle ilişkilerinde yarı özerk sayılan kamu tüzel kişilikleridir. Yerel halkın oylarıyla seçimler ve demokrasilerin yerel yönetim deneyleridir.
Bir ülkede uygulanan ekonomik, sosyal ve kültürel politikalar kentlerin sorunlarını ve dolayısıyla yerel yönetimlerin yönetim anlayışlarını da doğrudan etkilemektedir. Yakın tarihi, hafızalarımızda canlandırırsak, özellikle II. Dünya Savaşından sonra sanayileşme ve ekonomik büyüme kentlerde yoğunlaşmayı ve kentlere göçü artırmış, sosyal ve ekolojik değişim, kentsel yaşamın sorunlarını da artırmıştır. Bizim gibi demokrasinin iç dinamikleriyle gelişmediği emperyalizme bağımlı sömürge tipi ülkelerde yerel yönetimlerin halkın sorunların çözümünde belirleyici olmamışlardır. İşte buradan yola çıkarak birlikte yaşamın getirdiği ve toplum yaşamının kolaylığı hem de zorluğu, kent yaşamında belirginleşmiştir. Yerel yönetimlerden belediyeleri tanımlarken, kent yaşamında bireylerin toplumla doğrudan ilişki kurdukları, tartıştıkları, yaşadıkları çalıştıkları yerler olarak görmek gerekir.
Toplumsal bilinç de öncelikle buradan başlar. Toplumsal çelişkiler beraberindeki değişimler buralarda yaşanır. Bu nedenle yurttaşların yaşam alanlarında, yerel yönetim birimleri olan belediyelerde söz ve katılım haklarının artırılması demokratik yaşama ve demokratik toplumun inşasına ciddi katkılar sunacağı aşikardır. Bu nedenledir ki yerel yönetimlerde, alternatif belediyecilikte sosyalist ideolojilerin iktidarında yurttaşların karar süreçlerinde etkin olarak katılmaları ön plandadır. Açık ve dürüst belediye yönetimlerinde halkın istemediği projeler asla gerçekleşmez. Mahalle meclisleri vardır ve o mahallenin esnafından, bakkalından, kasabından, doktorundan, eczacısından, avukatı ve mimarından oluşur ve bunlar aynı zamanda da nitelikli örgütlenmenin ana mihenk taşlarıdır. Mahalle meclisleri, belediye meclisinin alt kurumu olmakla beraber danışma meclisi görevini de üstlenirler. Bu meclisin temsilcileri, aracı koymadan ve doğrudan kent yönetimine katılırlar, önerilerin ve kararların hem sahibi hem de takipçisi de olurlar.
Ve böylece belediye yönetimi, proje uygulamasında çözüm bekleyen sorunları mahalle meclislerinde tartışacak çözüm seçeneklerini mahalle önderleri aracılığıyla kent meclislerine taşıyarak, ekonomik, sosyal ve de kültürel yatırımlar mahalle sakinlerinin istemleri doğrultusunda karara bağlanacaktır. Tartışılarak alınan kararlar mahallelinin istemleri doğrultusunda karara bağlandığı gibi ayrıca bu karaların mahalleli ve kent sakininin de duyması ve karara ortak olması doğrultusunda yerel gazeteler, Radyo televizyon ve belediyenin resmi internet sayfasından duyurulmalı duvar gazetesi yada billboardlar halkı bilgilendirme araçları olarak sunulmalıdır.
Yerel yönetimleri güçlendirmek ve demokratik hayatta daha çok etkin kılmak Demokrasinin bir özlemidir. Bu nedenle ilçe belediyeleri ana kent vesayetinden mutlaka kurtarılmalı ve ilçe belediyeleri tepeden değil ilçe halkınca tabandan yönetilmelidir.
Kuşkusuz halkın belediyesi haline gelmiş yerel yönetimler öz denetim sayesinde açık, şeffaf ve katılımcı belediye olacaktır. Belediye hizmetlerinde “Neo liberal tüccar belediyeler” olmayacak AKP belediyeleri gibi kendi zengini yaratmayacaktır. Yandaşlarına yolsuzluk ve rant sağlamayacak, israf ve vurgun önlenirken toplanan gelir yerinde ve verimli olarak harcanacaktır.
Yakın tarihimizde bu anlatımlara uygun alternatif belediyeciliğin güzel örneklerini Fikri Sönmez’le FATSA’da Sosyal Demokrat Belediyeciliğin başarılı örneğine de Murat Karayalçın’la Ankara Büyükşehir Belediyesinde yaşadık diyebiliriz. Her iki belediye örneği de, anlatılan düşüncelerin başarılı bir şekilde uygulamasının tarihte de yerini aldığı ilk ciddi birer laboratuarlardır.
Sonuçta yeni ve alternatif belediye anlayışı gelenekçi belediye anlayışından farklıdır. Ülke Belediyelerinde söz ve karar sahibi, kesinlikle halk olacaktır. Halkın belediyesi yarının halk iktidar organının nüveleri olurken yurttaşlar arasında siyasal ayrımı değil toplumsal dayanışmayı temel almalıdır.
Yerel Halkın seçtiği ve istediği kent yönetimi, hiç kuşku yok ki yerel halkın istem ve taleplerinin karşılanmasında asla cimri olmayacak aksine hizmetin her kesime eşit gitmesinde cömert davranacaktır. Kentin ve kent insanının her sorunu yerel yönetiminde sorunu kabul edilmelidir. Çünkü hizmet insanadır ve insanda merkezdir. Yoksul ve ezilen kesimler önceliklidir. Emeğe ve sosyal adalete saygıda esastır. Beslenme, su ve de barınma; sağlık ve kolektif ulaşım her biri birer insan hakkıdır. Tüm canlılara doğaya ve de çevreye saygı zorunluluktur. Çocuk genç kadın her alanda olumlu ayrımcılığa tabi olmalı, engelli yurttaşları sosyal ve gündelik hayata katmalıdırlar.
Bu gün bu söylemleri hayata geçiren başarılı belediye uygulamaları mevcuttur. Merkezi hükümetin her türlü denetimini yada baskısını gören muhalif Belediyeler daha da fazla çalışmak, üretmek ve paylaşmak zorundadırlar. Büyük ozan Nazım Hikmet’in dizelerinde belirttiği ve Edip Akbayram’ın da güzel sesiyle seslendirdiği “Güzel günler göreceğiz çocuklar Motorları maviliklere süreceğiz, Çocuklar inanın inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler.”dörtlüğü gibi, 2014 Belediye seçimleri gerici ve neoliberal “tüccar Belediyeler”e karşın, Halkın da haklarının savunulduğu, taleplerin ortaklaştığı halkın Belediyesini yaratma yolundaki umudun seçim yılı olacaktır.
Hüseyin ÖZKAHRAMAN
CHP Bahçelievler Eski İlçe Başkanı