Turk Eğitim-Sen, okul mudurlerinin atamasında belirleyici olan il ve ilçe milli eğitim mudurluklerinde, Turkiye genelinde eylem gerçekleştirdi. İstanbul’daki adres İstanbul Valiliği önu oldu.
Turk Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri adına yapılan basın açıklaması şöyle;
Kamuoyu bilmelidir ki Milli Eğitim Bakanlığı’nda programlı bir kumpasla karşı karşıyayız.
Öncelikle liyakati olmayan kriterleri uygun olmayan, mesleki deneyimi bulunmayan kişiler İl Muduru, İlçe Muduru ve Şube Muduru görevlerine getirilerek kendilerinin kurduğu paralel yapının emrine verilmiştir. Atamaları usulsuzce yapılan ve Danıştay’ın da usulsuzluğu teyit ederek iptal ettiği halde ilgili şube Mudurleri Okul Mudurlerine puan vermişlerdir.
Bu İlçe Mudurleri, Şube Mudurleri; Okul Aile Birliği Başkanlarının, Öğretmenlerin, Öğrenci Meclis Başkanlarının verdikleri tam puanları ciddiye almayarak adeta siz bu işi bilmiyorsunuz diyerek uygulamalarıyla ilgili kişileri ve verdikleri puanları yok saymışlardır. Oysa kendileri bırakın Okul Mudurlerini şahsen tanımalarını, göreve geldikleri uç aylık sure zarfında ismen bile hatırlamayacak kadar meseleye vakıf olmadıkları aşikardır. Hal böyleyken 20-25 Yıllık kariyeri ve birikimi olan Okul Mudurlerine hayali puan verme curetinde bulunmuşlardır. Bu iradenin kendilerinden kaynaklanmadığı aşikardır. Kendi Paralel yapıları tarafından önlerine uzatılan puanlama listelerini onaylayarak iradesizliklerini ve kişisizliklerini ortaya koymuşlardır.
Ahirette kullanmak uzere hakkın rahmetine kavuşmuş okul Mudurune, emekli olmuş okul Mudurlerine yuz puan vererek ciddiyetsizliklerini ve yuzsuzluklerini ortaya koymuşlardır.
Unutulmamalıdır ki Milli Eğitim bir milletin geleceğinin şekilleneceği yerdir. Burayı şahsiyetsiz, kişiliksiz ve adalet duygusundan yoksun kişilere teslim ederseniz şahsiyetsiz kişiliksiz ve adaletsiz bir nesil yetiştirmiş olursunuz ve Milletin geleceğini karartmış olursunuz. Puanlamalar kapalı kapılar ardında belli odaklarla yapılmıştır. Bu zihniyet adaletten yoksun hastalıklı bir zihniyettir. Bu puanlamaları yapanlar “tuzluktur, vazodur." Bu zihniyet “ Fikri hur, vicdanı hur, irfanı hur nesiller yetiştiremez." 25- 30 Yıllık okul Mudurlerinin bilgisi becerisi kıdemi hiçe sayılmış ve bu yöneticilerin görevlerine son verilmiştir. Bunların buyuk bir kısmı sınav kazanarak geldikleri bu görevden liyakatlerine bakılmaksızın görevlerine son verilmiştir. Bu yöneticilerimizin bir çoğu onlarca takdir, başarı, ustun başarı ve maaşla ödullendirmeleri olduğu halde mesnetsiz ve hukuksuz bir şekilde görevden alınmışlardır.
Bu durum eğitim camiasında buyuk bir infiale kutuplaşmalara yol açacaktır. Okul yöneticiliği koltuğunda artık hak eden değil torpili olan, kişisel ilişkilerini kullanan, siyasi ve ideolojik davrananlar oturacaktır. Çok açık söyluyoruz ki değerlendirmeler objektif değildir, siyasidir, usulsuzdur. Bu uygulamalar " Gunah işleme özgurluğunun bir tezahurudur."
İstanbul ilinde 1477 Okul Muduru değerlendirmeye alınmış ve bunlardan 787 Okul Mudurunun görevine son verilmiştir. Turkiye genelinde ise bu rakam 7000 ne ulaşmaktadır. Bu idarecilerimizin buyuk bir çoğunluğu sendikamızın uyesi olup kendilerini eğitime adayan, imkansızlıklarla mucadele eden durust, yolsuzluğa, haksızlığa bulaşmamış vatansever milliyetçi kadrolardır.
Bu bir kıyımdır,
Bu bir emek hırsızlığıdır, makam hırsızlığıdır.
Bu bir terördur katliamdır.
Bu katliam İŞİD katliamları hatırlatmaktadır.
Eğitimin her hucresinde kendi yandaşlarını görmek isteyen, kilit noktalara kendilerine biat edenleri getirmeyi hedefleyenler kapalı kapılar ardında iş çevirmişlerdir. Benden olmayanları yok edeceğim dusturuyla hareket edenler, farklı duşunenlere yaşama hakkı tanımamaya ant içmiştir. İş bilmeyen emeği ve alın teriyle değil siyasi hesaplarla sendikal tercihleri nedeniyle makamlara getirilen okul yöneticileri devri başlamıştır. Milli Eğitim Balkanlığı Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde bu kadar siyasallaşmamıştır. Okullar bundan sonra yandaş ve emir erleri tarafından yönetilecektir. Okullar siyasi iktidardan icazet alanların cenneti haline gelecektir. Okullar beceriksiz ve yönetme kabiliyetinden yoksun kişilere emanet dilecektir.
Yeni Hukumeti kuracak olan Sayın Davutoğlu Buyuk Turkiye vizyonunu çizmektedir. Buyuk ulke olmanın olmasa olmaz şartı adaletle yönetim ve hukukun ustunluğudur. Eğer adaleti ve hakkı tesis etmek istiyorsa öncelikle zerre kadar haktan hukuktan ve adaletten nasiplenmeyen Milli Eğitim Bakanını ve Musteşarını görevden almalıdır ve bir daha görev vermemelidir.
MEB Yasası zaten kazanılmış hakları ve sosyal statuleri yok eden bir yasadır. Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği’nin de ucube olduğunu ilan etmiş, yönetmelikte yer alan hususların eğitim hayatımızda ciddi bir kaosa yol açacağını belirtmiştik. Hukuku yerle bir eden, kazanılmış hakları bir gecede insanların ellerinden alan bu yasa ve yasanın getirdikleri Turk milli eğitim tarihi için utanç vesikasıdır.
Herkes emin olmalıdır ki; Turk Eğitim-Sen bu işin peşini bırakmayacaktır. Sendikamız, her turlu hukuki yola başvuracak, yanlı davranan ve tetikçilik yapan ilçe milli eğitim mudurlerini, ilçe milli eğitim şube mudurlerini tespit ederek, haklarında suç duyurusunda bulunacaktır. Bu makamlar kimsenin orta malı değildir. Kişiye özel davranan, arkası sağlam olanı koruyan, milimetrik hesaplarla yandaş ordusu kurmaya heveslenenler yargı önunde hesap verecektir.
Tum okul yöneticilerimiz bilmelidir ki; gerekçesi olmadan verilen her puan hukuka aykırıdır. Bu noktada yapılan değerlendirmede görev suresi uzatılmayan okul mudurlerimiz, haklarını hukuk önunde aramalıdır. Yapılacak şey şudur: Görev suresi uzatılmayan okul mudurleri bu işlemin tebliği veya öğrenilmesi ile birlikte dava açma suresi olan 60 gun içinde iptal davası açabilecektir. İptal davası açma suresi içerisinde Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde değerlendirme formunun istenilmesi açılacak davanın gerekçelendirilmesi için buyuk önem arz etmektedir. Sendikamız da bu konuda her turlu hukuki desteği sağlayacaktır.
Ayrıca Turk Eğitim-Sen’in eylemlilik sureci de devam edecektir. Bugun İl Milli Eğitim Mudurlukleri önunde yaptığımız bu eylem dozu artacak devam edecektir. Gerekirse Turkiye’yi eylem alanına çevireceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. 76 bin okul yöneticisinin hakkını gasp ettirmeyeceğiz, haksızlık yapanlara, usulsuz uygulamalarla insanların hayatını cehenneme çevirenlere bunun hesabını en ağır şekilde soracağız.