Hak-İş’ e bağlı Hizmet-İş Sendikası İstanbul 4 No’lu Şubesi’nin 2. Olağan Genel Kongresi Bahçelievler’de gerçekleştirildi. Nurettin Topçu Kültür Merkezi'nde yapılan kongreye Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu ile Başkan Yardımcısı Yakup Dalkılıç, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, siyasi parti temsilcileri, sendika bölge temsilcileri ve sendikalı işçiler katıldı.
İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başlayan kongrede, divan başkanı Devlet Sert, Başkan Yardımcısı Mustafa Taştekin, kurul üyeleri ise Fahrettin Kütükçü, Mehmet Keskin ve Mustafa Şişman seçildi. Faaliyet raporunun okunmasının ardından adaylara ve diğer konuşmacılara söz hakkı verildi. Aday Burhanettin Kap ve son anda adaylıktan baskı nedeniyle çekildiğini iddia eden İsmail Hakkı Tarlacı konuşmasında mevcut başkan ile yönetimi hakkında suçlamalarda bulundu.
Konuşmaların ardından yapılan ve mevcut başkan Reşat Kaya ile Burhanettin Kap’ın aday olduğu seçimlerde 106 delege oy kullandı. Oylama sonucunda 44 oya karşılık 62 oy alan Reşat Kaya yeniden göreve getirildi.
O ATASÖZLERİ BU ECDADIN OLAMAZ
“Her şeyden önce herkes kendi kıymetini ve kendinin ne olduğunu bilmelidir” diyerek sözlerine başlayan Osman Develioğlu, “ Bu herkese tepeden bakmak gerektiği anlamına gelmiyor. İnsan öle bir varlık ki eşi emsali yok. Elbette böyle yüce varlığa hizmet edebilmek büyük bir özen gerektiriyor. Ben sivil toplum kuruluşlarındaki insanları kahraman olarak görüyorum. Çünkü onlar sadece kendilerini düşünmüyorlar. Olması gerekende budur. İnsan sadece kendi için yaşamamalıdır. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' böyle atasözü olamaz.'Her koyun kendi bacağından asılır', 'Üzümünü ye bağını sorma' gibi böyle atasözleri olsaydı, bu ecdat bize bu ülkeyi bırakmak için canını feda edip şehit olmazdı” diye konuştu.
SADECE BEN DEĞİL, BİZ DEMELİYİZ
Sendikacılığı, işverenlerle işçilerin kavga ettiği bir olgu olarak gösterildiğini söyleyen Develioğlu,“Biz huzurlu bir çalışma ortamını bulursak hem ruhen rahat ederiz, hem de geleceğimize daha iyi katkıda bulunuruz. Biz bu mülkün ortaklarıyız. Bu hayatta birisi işveren, birisi işçi olmuş. Halk beni seçtiğinde ve ben göreve geldiğimde işçisini, memurunu berber çalışmaya davet ettim. Güzel bir çalışma ortaya koyup, Bahçelievler tarihinde altın yıllara imza atacağız demiştim. Bunu birlikte başardık. Gelin bu işin mutluluğunu, onurunu hep beraberce yaşayalım. Biz bir olursak, birlikte olursak bir anlam ifade ederiz. Biz bu toplumun paydaşlarıyız ve hepimizin bir görevi var. Kavgayı körükleyen bir topluluk değil, birliği kardeşliği, barışı, huzuru ortaya koyan topluluklar olmak zorundayız” şeklinde konuştu.
BİRİMİZİN DERDİ EŞİTTİR HEPİMİZİN DERDİ
Demokrasi ortamlarının insanların birbirlerini tanıması ve hünerlerini ortaya koyması açısından önemli bir olgu olduğunu kaydeden Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı şu sözlere yer verdi: “Tartışmaların, gerginliklerin yaşandığı kongrelerde yıpranmalar üzücü oluyor. Ücretler konusundan bahsediliyor sürekli. Ama bana göre sendikacılıkta zihinsel dönüşüm çok çok daha önemli. Bugünlerde 28 Şubat'ın aktörlerini dinliyorlar ve bakıyorsunuz ki, sivil toplum örgütleri, sendikalar, oda başkanları öne çıkıyor. Bu ülkede hükümeti bunlar getirip, bunlar götürüyordu. Tabii ki ücretlerin alınmasında gayret edilecek. Fakat baktığınız zaman Bağcılar Belediyesi'nde son alınan ücrete değil, görevi aldığınız zaman aldığınız günkü ücretle bugünü kıyaslarsanız, aradaki farkı görürsünüz. Ayrıca sendikacılıkta bence işlerin sosyal ortamlarına daha çok önem verilmeli. Çünkü işçiler ailelerinden daha fazla iş arkadaşlarıyla vakit geçiriyorlar. Herhangi bir sıkıntı, aksilik maalesef aileler olumsuz yansıyor. Eğer bir toplumda, bir sendikada huzur ve mutluluğa ulaşacaksanız, bireylerin huzur ve mutluluğuna mutlaka ulaşmak gerekir. İçinizdeki her bir arkadaşın derdi hepinizin toplam derdi olarak gözükmesi gerekir.”
DARBE SÜREÇLERİNDE DAİMA DİK DURDUK
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan da darbe zamanlarında yaşanan zorlukları anlattı. O dönemlerde toplu iş sözleşmeleri yapamadıklarını belirten Arslan, “İşyerlerine giremedik, yönetim binalarımız basıldı. Bizim sendikacılık yapmamız engellendi. Kazanılmış bütün haklarımız geri alındı. Bir sendikaya herkesi üye olmak zorunda bırakıldı. Ama Hak-İş o gün nasıl 12 Eylül rejimine direndiyse, nasıl mücadele etmeye karar verdiyse işte o yüzden bugün hak ettiği yere geldi. O dönemlerde de HAK- İŞ sivil ve demokratik bir duruş sergilemiştir. Bütün bu süreçleri biz unutmadık. Sivil, demokratik, özgürlükçü sendikacılığı tehdit edenleri unutmadık. Bunları yaşatanlar bunun bedeli ödedi ve ödeyeceklerdir” dedi.
KAZANIRSAKTA KAYBEDERSEKTE BİRLİKTE
Hak-İş'in bu ülkenin ve bu bölgenin bütün sorunlarıyla ilgili söyleyeceği bir sözü olduğunu vurgulayan Arslan, “Biz, Nazım Hikmet ile üstat Necip Fazıl'ı barıştırmak, buluşturmak istiyoruz. Biz, Hazreti Mevlana ile Pir Sultan Abdal'ı kucaklaştırmak ve hep beraber geleceğe yürümek istiyoruz. Biz birlikte Türkiye'yiz. Farklılıklarımızla Türkiye'yiz diyerek tepkimizi ortaya koymak ve birleştirici bir rol oynamak istiyoruz. İşçi ve işveren arasındaki atışma anlayışına karşıyız. Biz işletmelerimizi rakibimiz olarak değil, ortağımız olarak görüyoruz. Ortaklığın temeli kaybederseniz de beraber, kazanırsanız da birlikte olmaktır” ifadelerini kullandı.
Şu an ki Sendikalar Kanunu, 1980 darbesini yapan generallerini imzaladığı utanç yasası olduğunu belirten Arslan, darbecilerin eliyle yapılan ‘Sendikalar Kanunu’nun tamamen değiştirilmesi gerektiğini belirtti.
KISA SÜREDE BÜYÜK İŞLER YAPTIK
Mevcut Başkan Reşat Kaya da konuşmasında yaptıkları çalışmalara değinerek yeniden destek istedi. Kaya: “ Biz emek kutsal kılınsın istedik. Biz insanlar ezilmesin, zulme uğramasın. Dünyanın hiç bir yerinde aç ve açıkta insan kalmasın. Sevgi, hoşgörü ve refah ortamı sürsün istedik. İşte bu anlayışla 4 yıllık hizmette büyük bir gayret saffettik. Tanışmadığımız, gezmediğimiz çalışan ve emekçi kardeşimiz kalmadı. Kendi çatımız altında olmaya davet ettik ve başardık. Bahçelievler Belediyesi ve Bağcılar Belediyesi olmak üzere, 4 senede Başakşehir, Bayrampaşa, Beyoğlu, Çerkezköy, Üsküp, Sakızköy, Kızılkarapınar ve diğer belediyelerle birlikte toplam 12 belediyenin çalışanlarının temsilcisi olduk. Ayrıca yerel sendikacılığın inşasında ve yeni Anayasa çalışmalarında etkin rol almanın gururunu yaşadık” diyerek sözlerine son verdi. Kaya konuşmasında ayrıca, kendisi ve yönetimi hakkındaki suçlamalara da bulunanlara tek tek cevap verdi.
GELİN BUGÜN ÖZGÜR İRADENİZİ SANDIĞA YANSITIN
Seçilmesi halinde yapacaklarını sıralayan ve mevcut başkan hakkında eleştirilerde bulunan başkan adayı Burhanettin Kap, “Bu tip sivil oluşumlarda, sendikal hareketlerde gençlere de yer verilmeli. Onları motive edip bu oluşumların içine çekmemiz gerekmektedir. Fakat mevcut başkanımız Reşat Kaya'nın bu konuda da başarısız olduğunu görmekteyiz. Ben ve ekibim seçildi takdirde, genç arkadaşlarımızı da sendikal mücadeleye kazandıracağız. Ayrıca şu an ki yönetimde profesyonel ekip yok. Bizim ekip olarak amacımız şubemizi amatörlükten kurtarıp, profesyonel bir ekibe kavuşturmaktadır. Bugün özgür iradenizi sandığa yansıtma günüdür. Sayın başkan 2 belediyeden 12 belediyeye çıktığı için övünüyor. Sevgili arkadaşlar, başkanın bu iki belediye örgütlenmesinde hiçbir katkısı olmadığı gibi diğer 10 belediyenin örgütlenmesinde katkısı yoktur. Şube başkanımızı seçim çalışmalarına kadar kendi listesindekilerden bile halen tanımamış olanlar var. Bunlar kendi örgütünü bile yönetemiyor. Kaldı ki başkan 12 belediyeyi tek başına nasıl örgütlesin” dedi.
BİZİ TAŞERONA KÖLE ETMEKTEN BAŞKA NE YAPTINIZ?
Adaylıktan çekilmek zorunda bırakıldığı iddia eden İsmail Hakkı Tarlacı ise şöyle konuştu: “Biz bir hizmet için yola çıktık. Ama önümüzü kestiler. Osman Develioğlu'nun bize para vermediğini söylediler. Söyleyin bize, içeride ne kadar paramız kaldı? Osman Başkan, tüm ihtiyaçlarımızı karşıladı. Biz sorunlarımızı anlatıyoruz. Ama inancımızdan dolayı benim sakallarımı bile kestirdiler ve beni kaymakamlığa verdiler. Bizim muhalefet yapmamız engellendi. Bizim için önemli çalışmalar yaptıklarını söylüyorlar. Acaba güzel olan ne yaptınız? Bizi taşerona köle ettiniz. Sendika mensubu işçilerin azlığından yakınıyorlar. Yakında adam bulamayacaklarından şikâyetçi oluyorlar. Evet, işte bu zihniyet bitirdi bizi. Bizi yıllarca aldatıldık arkadaşlar, bizi kandırdılar. Bunlar insanlara değil koltuklarına sahip çıkıyorlar. 5200 iş gününde olan emeklilik 7200'e çıktı. Ne emek verdiniz bugüne kadar ki ne bekliyorsunuz? Bir de bize kardeşlikten, yaptıkları önemli yasal düzenlemelerden bahsediyorlar. Bu işin bir de toprağın altı var. Bizi hepten koyun yerine koyup, köle olarak görüyorlar. Bunun hesabı sorulmalı.”
YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ
1-REŞAT KAYA (BAŞKAN)
2- METİN ERKOL
3- MUHLİS ÖZKAN
DENETLEME KURULU ASİL ÜYELERİ
1- ADNAN CEYLAN
2- MUHAMMED FATİH AKBABA
3- YAŞAR ÖZER
DİSİPLİN KRUURLU ASİL ÜYELERİ
1- MEHMET BALCI
2- NAZMİ ÇELEN
3- ENGİN SARGIN
ÜST KURUL ASİL DELEGELER
1-REŞAT KAYA
2- METİN ERKOL
3- MUHLİS ÖZKAN
4- MEMET OZAN