Akçay'ın, Çok şey mi istedik acaba? başlıklı makalesi...

Saadet Partisi Bahçelievler İlçe Başkanı Abdullah Akçay, kaleme aldığı yeni makalesindeki cümlelerle hükümete de göndermeler yaptı.

Akçay'ın, Çok şey mi istedik acaba? başlıklı makalesi...

Saadet Partisi Bahçelievler İlçe Başkanı Abdullah Akçay, kaleme aldığı yeni makalesindeki cümlelerle hükümete de göndermeler yaptı.

Akçay'ın, Çok şey mi istedik acaba? başlıklı makalesi...
25 Temmuz 2015 - 16:32
Reklam

Saadet Partisi Bahçelievler İlçe Başkanı Abdullah Akçay, bir internet sitesinde köşe yazısı yazmaya başladı. "Bismillah deyip başladık, takdirlerinize sunuyorum" sözleriyle , "Çok şey mi istedik acaba?" başlıklı makalesini kamuoyu ile paylaşan Başkan Abdullah Akçay, hükümete de göndermeler yaptı.

Makalesinde Milli Görüş ve Siyonizm konularına da yer veren Akçay'ın, " Biz İmam Hatiplerin sadece sayılarının çoğalması değil, Yetişen İmam Hatip Neslinin gerçek manada Şuurlu ve Önder bir nesil olmasını istedik. Biz başörtüsü ve onun için verilen mücadelenin sadece tesettür modacıları için bir finans kaynağı olmaması gerektiğini Allah'ın bir emrinin olduğunu ve buna göre davranılmasını istedik"  şeklindeki ifadeleri de dikkat çekti.

İşte Saadet Partisi Bahçelievler İlçe Başkanı Abdullah Akçay'ın www.ajans5.com'da yayınlanan makalesi...

"Çok şey mi istedik acaba?"
Biz İslamiyetin sadece kimlikte ki din hanesindeki boşluğu dolduran bir din anlayışı yerine, yaşanıldığında tüm İnsanlığa hayat veren bir din olduğunun bilinmesini istedik.

Biz kendi insanımızın adeta köleleştirilip başkalarının ve devletin yardımına muhtaç hale getirilmesi yerine, alınteri döküp,helal kazanç sağlayarak emeğinin karşılığını alabileceği bir işi olsun istedik.

Biz bu vatanda yaşayan herkesin doğuştan kazanılmış haklarının kendilerine devlet tarafından verilmesinin bir lütuf değil, devletin asli görevinin olduğunun bilinmesini istedik.
Biz Camide saf olan Müslümanların, camiden çıktıktan sonra da Hak ve Hakikat mücadelesinde yek vücut olmasını istedik.

Biz doğruların "bana göre" diye başlandığı, neticede kişiye göre değil, Kuran ve Sünnete göre doğru olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin bilinmesini istedik.

Biz bir ömür boyu Ayet ve Hadislerden örnekler vererek Davalarını savunanların, kendilerine makam ve mevki verilince saf değiştirdikten sonra tam tersi fikirleri neye göre savunduklarını bilmek istedik.

Biz İmam Hatiplerin sadece sayılarının çoğalması değil, Yetişen İmam Hatip Neslinin gerçek manada Şuurlu ve Önder bir nesil olmasını istedik.

Biz başörtüsü ve onun için verilen mücadelenin sadece tesettür modacıları için bir finans kaynağı olmaması gerektiğini Allah'ın bir emrinin olduğunu ve buna göre davranılmasını istedik.

Biz her insanın hata yapabileceğini dolayısıyla şahısları değerlendirirken ölçümüzün Kur'an ve Sünnet olması gerektiğinin, onların isim,makam ve mevkilerine göre değerlendirilmesi yerine onların Kur'an ve Sünnete uygunluğu noktasında değerlendirilmesini istedik.

Biz Alimlerin hiç bir dünyalık makam mevki güç ve servet karşılığında Hak ve Adaletten ayrılmadan Kuran ve Sünnet ışığında Hakkı beyan etmeleri ve bu mücadele içerisinde olmaları gerektiğinin, Amirlerin de bu Hakkın Hakim kılınması için verilen mücadelede herkese Adaletle davranması gerektiğinin bilinmesini istedik.

Biz dünya üzerindeki bütün Müslümanların Siyonizmin bir oyunu olan "Böl,Parçala ve Yut" tuzağına düşmeden "Bir vücudun azaları gibi " Ümmet Şuurunda olmasını istedik.

Biz son yıllarda alışıla geldiği gibi her Ramazan ve Mübarek günlerde Siyonistlerin özellikle Gazze ve benzeri İslam toraklarında müslümanların kanının döküldüğünü görmek yerine, Bütün bu şer güçlere karşı İslam birliğinin oluşturduğu, İslam barış gücünün olmasını ve bütün bunlara anında müdahale ile ağız tadında Ramazanlar ve Bayramların yaşanılmasını istedik, Velhasıl Biz Müslümanların Kuran ve Sünnet ışığında Hakkı Hak bilip Hakka bağlanan, Batılı batıl bilip batıldan kaçınan Sahabe kıvamında olmaları gerektiğini kurtuluşun ancak İslamı kaynağından doğru okumak, anlamak yaşamak, yaşatmak ve yaşatılması için mücadele edilmesinde olduğunun bilinmesini istedik.

Bütün bunların gerçekleşmesinin bir hayal olmadığını Türkiye'mizde bu mücadeleyi 1969 da Bağımsızlar hareketi ile Merhum Mücahid Erbakan Hocamızın başlattığının Adına Milli Görüş ismi verilen bu İslami hareketin dört partisinin bu gerekçe ile kapatıldığının ve Milli Görüşün son Partisinin Saadet Partisi olduğunun bu düşünceye sahip her kesin hiç bir gücün ve dezanformasyonun etkisi altında kalmadan Saadet Partisi saflarında yerini alıp bu mücadeleyi vermeleri gerektiğinin bilinmesini istedik.

Sahi biz çok şey mi istedik ?

Selam ve Dua ile...

Abdullah Akçay