Yeni Dünya Düzeni=Silahların Gölgesinde Barış

‘Yeni dünya düzeni’ diyerek, güçlünün dünya üzerindeki hakimiyetini tescil etmesinin tanımı yapılmaktadır. Düzen denilen şey, hâkim olan gücün sadece kendi iradesini kabul ettirmekten öte olmayan bir tanımdan ibarettir. Barış için, savaşmak lazımdır. Barışmak için bir kavga olmalıdır ki sonrasında barışalım ve sürdürülebilir dostluklar oluşturulsun. Ama esas olan, silahın gücünü denemek ve savaşma kabiliyeti neticesinde masaya oturmaktan ibarettir. Masaya otururken savaşma kabiliyetiniz çok önemlidir. Alanda ne kadar güçlü iseniz masada da o kadar güçlüsünüzdür. Ve barışın tanımı, sizin gücünüzle eşdeğer düzeydedir. Mondros Mütarekesi, Sevr ve Lozan’da durum tam da böyleydi; silahlı mücadelenin galibi olan, barışın adını koyuyordu. Bugün yine aynı dünyada kalkınmaya paralel olarak silahların teknolojik gelişimi ve kullanma kabiliyeti, savaş çığırtkanlarının barış savunucusu olmaları, dünya halklarının güvenini sarsmaya devam etmektedir. Dünyada kalıcı barışın tek geçerli tanımı koşulsuz olarak tüm toplumların silahsızlanmasından geçmektedir. Aksi takdirde barış daima silahların gölgesinde sağlanmaya devam edecektir.

Silahların gölgesindeki barış ise her dönemde kadınları ve çocukları tehdit edecek, özgürlüklerini kısıtlayacak, geleceğe olan umutların zayıflamasına sebep olacaktır. Barış masalarının savaşsız dostluk masalarına dönüştüğü bir dünya düzeni, tüm insanlığın hak ettiği bir yaşam biçimidir.

Barışın hâkim olduğu geleceğe olan umutların daim olduğu bir dünya, hepimize yetecektir. Gönlünüzü iyilik ve güzellikte besleyin, yarınlar çok daha güzel olsun.