CHP Bahçelievler eski İlçe Başkanı, Diş Doktoru Hüseyin Özkahraman, Bahçelievler siyasetinin renkli isimleri arasında yer alıyor. 1984 yılında Bahçelievler Yenibosna’da meslek hayatına başlayan Özkahraman, 25 yıllık Bahçelievlerli. İki dönem CHP Bahçelievler İlçe Başkanlığı yapan ve Milletvekili aday adayı olan Hüseyin Özkahraman ile yerel seçimler ve sağlık üzerine konuştuk.
Siyasetçi gözüyle ülkenin içinde bulunduğu siyasi durumu, özetleyebilir misiniz; öngörüleriniz neler?
Türkiye’de bir siyasal bunalım var. Yaşanılan onca sorunlara baktığınızda, ülkenin iyi idare edilemediğini görebiliyorsunuz. Ülke tam bir yangın yeri; Türkiye hızla bir çıkmaza sürükleniyor. Gerek içeride gerek dışarıda imajımız hasatı alınmış bir bağ bozumu görünümünde. Bozulan dengelerin yeniden toparlanması hayli zaman alacakmış gibi gözüküyor. Çünkü, iktidar ülkenin düzeni ve dizaynı ile çok oynadı. Yoksul daha da yoksullaştı. Siyasal iktidar kendi zenginini, kendi polisini, kendi medyasını yarattı. Görünüşe bakılırsa hiç kimse halinden memnun değil. Korku toplumunda yaşıyoruz. AKP faşizminden bir an önce kurtulmak gerekiyor. Toplumun gayrimemnun bütün unsurları bir araya gelerek bu siyasal iktidara karşı bir direniş cephesi oluşturmak zorundalar. Bu zulüm bugün bana ise yarın sana olacaktır. Herkes aklını başına almak zorunda. Acılarımızı, sevinçlerimizi paylaşarak yeni bir Türkiye ve yeni bir İstanbul ve yeni bir yaşanılır Bahçelievler sevdasında birleşmeliyiz.
Tecrübeli bir hekim olarak, muhalefet partilerinde tabanda siyaset yapanların durgunluğunu neye bağlıyorsunuz?
Çalışma hayatının getirdiği stresle beraber, maddi ve manevi doyuma ulaşamama ve bunun sonucu olarak da duyarsızlaşma baş gösteriyor. Kişi bu süreç sonunda kazanma isteğini kaybediyor. Birey her şeyden soğuyor. Kendisine duyduğu güven azalıyor. Gerginlik, kızgınlık, mutsuzluk gibi belirtiler artıyor. Sosyal çevresinden uzaklaşmaya başlayan birey, hiçbir şey yapmaya istek duymuyor. Tüm bunlar başarıyı düşürüyor. İlerleyen safhalarında ise çevresine karşı olumsuz tavır alınıyor. Kişi ayrıca kronik yorgunluk, baş ve boyun ağrıları, kramplar, gastrointestinal sorunlar ve uykusuzluk problemleriyle karşılaşılabiliyor. Tükenmişlik sendromu denilen bu durum sanırım tabandaki siyasetçide baş göstermeye başladı.
Yerel seçimler yaklaşıyor, partiler adaylarını nasıl belirlemeli?
Bugün ülkemizde demokrasi sorunu var. Az gelişmiş demokrasilerde demokratik temayüller doğru işlemez. Demokrasilerin asli unsuru kabul edilen siyasal partilerde, cılız demokrasilerde hayat bulamazlar. Seçme ve seçilme hakkı aşağıdan yukarı doğru demokratik bir ortamda örgütlenemez, demokrasi kültürü de gelişemez ve şekillenemez. Anayasa ve yasalarda belirlenen siyasal partiler yasası demokratik olmalıdır. 12 Eylül’den sonra bir takım iyileştirmeler yapılsa bile temsilde adalet, seçimle gelenin seçimle gitmesi gibi toplumsal hayatta demokratik olarak müdahale eden bir anlayışın sağlandığını söyleyemeyiz. Lidere bağlı bir demokrasi aslında liderin dudakları arasındaki bir demokrasidir ve icazetlidir. Seçme seçilme ya da adaylaşma kolektif bir iradeyle sağlanmaz. Halbuki parti içi demokrasinin işlediği demokrasilerde siyasal mücadelenin her aşamasında seçim vardır. Söz, karar ve yetki sadece ve sadece o siyasal yapıyı belirleyen üyelerin katılımıyla gerçekleşir. Doğru olan da budur. O ilin, ilçenin yada beldenin insanları kendilerini yönetecek kadroları belirlemede tek yetkili olmalı. Çoğulcu ve katılımcı demokrasilerde herkesin aday olma hakkı vardır. Adaylaşma da herkesin katkı vereceği bir seçim ortamında gerçekleşir. Bunun adı da ön seçimdir. Doğrudan demokrasinin de köşe taşıdır. Sol ve sosyal demokrat partiler bu konuda daha hassas davranmalı; adaylarını, o yerleşim bölgesinde yaşayan o siyasal yapıyı meydana getiren tüm unsurlarla belirlemelidirler.
Sizce aday olacak kişilerde hangi kriterler aranmalıdır?
Yukarıda özetlemeye çalıştığım gibi, herkesin ister belediye başkanlığı ister belediye meclisi üyeliği adaylığını talep etme hakkı vardır. Belediye başkanlığına aday olacaklarda o yerleşim biriminde sevilen sayılan kamuoyunun bildiği, tanıdığı ve güven duyduğu, ahlaklı ve dürüst herkesi kucaklayacak, çalışkan ve yetenek sahibi kişilerden oluşması, o kentin yararına olacaktır. Bilgi, deneyim ve tecrübe hizmeti daha çok zenginleştirir, kenti, mahalle ve sokağı çalışmanın içine ortak davranmaya zorlar. Bu, ahalinin ve kentin yararınadır. Temsil ettiği siyasal partinin ideolojik ve politik görüşlerine sadakattan uzaklaşmadan, seçildikten sonra tüm kentliyi de kucaklamalıdır. Politik görüşü ne olursa olsun hiçbir düzlemde siyasal, sosyal, kültürel ayrım yapmaksızın herkesi kucaklamasını bilmelidir. Belediye meclisi ise bir anlamıyla kent meclisidir. Asla bir seçkinler meclisi olamaz, çünkü halk meclislerinde,özellikle kadın ve genç ağırlıklı avukatı da olmalı, doktoru da, eczacısı da berberi kuaförü de. Yani belediye meclisi mahalleliyi ve sokağı temsil etmelidir. Çünkü bir halk meclisi seçiyorsunuz. İşte belediye meclisini önerilen biçimlerde teşekkül ettirirseniz kentin sorunlarına çözümü de daha kolay hale getirmiş olursunuz. Belediye hizmetlerinde asıl olan güncel yaşamı kolaylaştırmak kenti yaşanılır kılmaktır. Ulaşımı, çevre düzenlemesi, yeşili, park ve bahçeleri, mimari dokusu modern bir kenti ve kent yönetiminin ortak paydası olmalıdır.
Bahçelievler’de siz uzun yıllar CHP ilçe başkanlığı yaptınız, milletvekili aday adayı oldunuz. Önümüzdeki yerel seçimlerde de Belediye Başkan adayı olacağınız söyleniliyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Aslında bunu ben de sık sık duyuyorum. Gün içinde telefonlar geliyor. Ya da hastaneye gelerek konuyla ilgili yorumlar yapıyorlar. Halk, mevcut Belediyeden ve aynı simalardan yoruldu. Bahçelievler’de bir değişiklik bekleniyor. Halk, kendine yakın bir Belediye Başkanı mutlaka bulacaktır. Yorulan göz bir değişiklik ister, değişiklik de dinlenmekten geçer. Saffet Bulut uzun yıllar belediye başkanlığı yaptı ve başarılı da oldu. Şu anki Belediye Başkanı Osman Develi de iki dönemdir belediye başkanlığı yapıyor. Kötü yaptı diyemem. Bahçelievler daha güzel yönetilebilir. Ben Belediye Başkan adaylığını düşünmüyorum. Bunu defalarca dile getirdim. Örgütümün vereceği karara da saygı duyarım. İsterim ya da istememden öte bu kararı örgüt vermelidir. Örgütümün adayı kim olursa olsun, o benim de adayımdır. Canla başla çalışırım. Başarı ve zafer, bizimdir diyenlerindir. İnanç azim ve çalışma başarıyı mutlaka getirir.
Anakent belediye başkanlığı için ağırlık olarak iki isim konuşuluyor; Gürsel Tekin ve Mustafa Sarıgül. Siyaseti okuyan, ilçe başkanlığı yapmış ve örgütten biri olarak anaket adayı için ne düşünüyorsunuz?
Anakentte kim aday gösterilir bilemiyorum. Gürsel Tekin CHP’nin yetiştirdiği bir siyasetin il Başkanlığından gelen örgütten gelen bir arkadaşımız il Başkanlığında da popületesi yüksekti. Örgütte karşılığı olan bir siyasetçi. Mustafa Sarıgül de toplumun benimsediği bir kişilik. Onunda sokakta karşılığı var. Ama partide çok gel gitleri oldu. Bu konuda karar merci başta genel başkan olmak üzere parti meclisidir.
Bir sağlıkçı olarak, hükümetin sağlık politikasını nasıl buluyorsunuz?
Modern demokrasilerde yani gelişmiş demokrasilerde her şey insan için ve seninle birlikte bu doğayı paylaşan diğer canlılar içindir. Kişinin fiziksel ve ruhsal tam bir iyilik halinde olabilmesi de sosyal devletin amacıdır. Bu nedenle ister eğitim ya da sağlık, barınma ya da çalışma hangisi olursa olsun bunların hepsi devletin yurttaşlarından esirgemeyeceği hizmet alanlarıdır. Bugün bu siyasal iktidarın bu alanları halka adaletli dağıttığını söylememiz imkansız. Herkes her istediği okulda okuyamıyor. Herkes her istediği sağlık hizmetini alamıyor. Paralı eğitim ve paralı sağlık bırakın azalmayı Türkiye'nin gündeminden hiç düşmedi. SGK’nın herkes için yaygınlaştırıldığı, hizmetin herkese adil olarak götürüldüğü kocaman bir yalan ve göz boyamadır. Sağlık kurumlarında ya da eczanelerden parasız hizmet alımı koca bir safsata. Ay sonu emeklilerin maaşından kesinti ya da katılım payı, bunu nasıl izah edeceksiniz. Yani kısaca hani deriz ya Türkiye laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir; bu şiar şimdilik hayal olsa da halkın iktidarıyla laik demokratik sosyal hukuk devleti inşa edilecektir.
Yıllardan beri sağlık sektöründe işveren ve diş doktoru olarak görev yapıyorsunuz; sizce halk ağız ve diş sağlığından yeterince yararlanabiliyor mu?
Devlet, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde ya da kamu ya da özel Üniversitelerde ağız ve diş sağlığıyla ilgili hizmetler veriyor. Henüz bu hizmet alımı yaygınlaşmadı ve özele taşınmadı. Bundan dolayı devlet hastanelerinde ya da üniversitelerde yoğunlaşma var. Ayrıca; yetersiz kadro nedeniyle de hem kalite düşüyor hem de hizmette aksamalar oluyor. Halkın bu hizmetten yeterince yararlandığını söylemek mümkün değil. Diş Hekimliği Fakülteleri çoğaltılarak bu sorun çözülmez. Ayrıca her yeni fakülte de binlerce işsiz diş hekimi yetiştirmeye adaydır. Devletin bu konuda tutarlı bir politikasının olmadığını söylemek daha doğru olur.
Kaç yıldır sağlıkçısınız, tahmini kaç hastanız olmuştur? Halk sağlıkta neler istiyor?
Mesleki hayatıma 1984 yılında Yenibosna’da başlayan, Mardin'e uzanan, Bakırköy ve Bahçelievler’de sürdüren bir hekimim. Mesleki çalışmam yoğun bir şekilde de devam ediyor. Meslekte 29 yılım geçti, çalışma hayatımın 25 yılı da Yenibosna ve Bahçelievler'e aittir. Tanınan ve bilinen bir aileyiz. Bir taraftan Yaşam Hastanesinin hem ortağı hem de çalışanıyım, diğer taraftan da serbest muayenehane doktorluğu yapıyorum. Herhalde on binlerce hastaya baktığımı söyleyebilirim. Bana müracaat eden hiçbir hastamı parası yok diye geri çevirmedim. Binlercesine ücret almadan katkı sundum. Bilgisayarın olmadığı dönemi çıkarsam şu anda 125 bin hastaya baktığımı biliyorum. Bahçelievler’de ağız ve diş sağlığı alanında çok yoğun bir hizmet verdiğim doğrudur. Meslekte bilgi deneyim ve tecrübe son derece önemli. Gerek yurt içi gerek yurt dışında aldığım eğitimlerin haddi hesabı yok. Her yıl onlarca bilimsel kongreye katılıyorum. Yurt dışında öğrendiğim yeni bilgileri de ülkeme ve Bahçelievler'de hastalarıma sunuyorum. Bu da beni çok mutlu kılıyor. Başarı insana haz veriyor. Lazer ve implantla çok yoğun ilgilenmemin nedeni yurtdışında, Aheen üniversitesinde aldığım master eğitimidir. Hangi yaşta olursanız olun eğitim süreklidir. İnsan kendini sürekli yenilemeli ve geliştirmelidir. İstanbul Üniversitesi’nde Hastane İşletmeciliği ile ilgili master yaptım. Şu an İnsan Davranışları Ana Bilim Dalında doktora yapıyorum.
Son olarak söylemek istedikleriniz ve Gazete365 okuyucularına mesajınız var mı?
Gazete 365 aslında 3. Bölgede daha çok da Bahçelievler’de yayın hizmeti veriyor. Bu hizmet halkın desteği ve sizin gayretinizle yürüyor. Belediyelerden katkı almadığınız için de hiçbir siyasi erke muhtaç olmadan ve boyun eğmeden çalışıyorsunuz. Arşiviniz de hayli zengin. Bahçelievler'in olduğu kadar komşu ilçelerin sorunlarını gayet açık ve korkusuzca sayfalarınızda paylaşıyorsunuz. Bayram Bey ve Melek Hanım iyi bir ikili oldunuz. Eşref Eker'in de gazeteye ciddi katkılarını da unutmamak gerekir. İlçelerin sorunlarını sayfalarınızda bulmak mümkün. Her siyasal görüşe de yeterince yer veriyorsunuz. Yaptığınız çalışmalardan ve yayın politikalarınızdan dolayı sizi kutluyorum. Bizlere ve halkımıza sesimizi duyurma imkanı verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum.