MHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Erdem Karakoç, yerel seçimler öncesi her bölgede yaptığı kahvaltılı toplantılara devam ediyor. Bu kapsamda Güngören Ottoman’s Kafe’de yerel gazeteciler ve muhtarlarla buluşan MYK Üyesi Karakoç, seçimler öncesi vatandaşlara çağrıda bulundu. Ülkenin giderek felakete sürüklendiğini, iktidarın Amerika ve İsrail ile işbirliği yaptığını söyleyen Karakoç, halkın sandıkta tepki göstermesini istedi.
BAŞBAKAN KURAN’A DA HAKARET ETMİŞTİR
AK Parti’nin 10 yıldır istikrarını sürdürdüğünü iddia ettiğini ve bu istikrarın sonunun geldiğini belirten MYK Üyesi Karakoç, iktidarın Osmanlı’nın imzaladığı Sevr Anlaşması üzerinden siyaset yaptığını belirtti. Karakoç: “Osmanlı’nın döneminde, özellikle Sevr’de bize dayatılan her bir konuyu yeniden gündeme getirip, yeniden ısıtıp, yeniden biz çözeceğiz diyorlar. Nasıl çözdüklerini görüyoruz. Nasıl çözüyorlar? Türk milletine hakaret ederek. ‘Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım’ diyerek mi? Hepimiz biliriz ki, Türk demek; başı Kur-an’a bağlı Türkçe konuşan demek. Yani dili ve dini bir olan demek. Bir adam kalkıp,’ Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım’ diyerek ne yapmış oluyor? Bize göre bizim Kur-an yorumumuzu, bize göre bizim Türkçemizi ayaklar altına almış oluyor. O zaman milletten güç alarak, milletin desteğiyle milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söyleyen kişinin hesabı sandıkta kesilmelidir. Hangi makamda olunursa olunsun Türklüğe hakaret edilemeyeceği gösterilmelidir” dedi.
TARİH BOYUNCA DÜŞMANA İZİN VERMEDİK
Başbakan’ın insanları sürekli suçladığını ve hakaret ettiğinin altını çizen Karakoç, “ ‘Sen Müslüman değilsin, sen doğru değilsin, sen insan değilsin’ diyor sürekli herkese. Sanki Başbakan insan olmanın ölçütlerini belirleyen biri. Sanki Başbakan Müslüman olmanın ölçütünü ve bu topluma mensup olmanın gerekliliklerini belirleyen adam. Biz, tarihimizde dönem dönem böyle adamlarla karşılaştık” şeklinde konuştu.
Geçmişte verilen milli mücadelenin aynısının 12 Eylül’de milliyetçiler tarafından verildiğini kaydeden Karakoç, “O gün o ceddimizin verdiği mücadelenin aynısını 12 Eylül’de de Başbuğumuz Alparslan Türkeş verdi. O zaman İngilizlerin defterinin dürüldüğü, planlarının boşa çıkarıldığı gibi o günde Türkeş Rusların planlarını boşa çıkarttı. O gün hayatlarını ortaya koyan arkadaşlarımızın emekleriyle, Mustafa Kemal’in yolunda yürüyen Başbuğ ve yanındakilerle Rusların planları toprağa gömüldü. Polislerin %95’inin POLDER’e üye olduğu, askerin vatanseverlere donuk donuk baktığı o günler geride kaldı” diye konuştu.
SON SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEDİK
“Başbakan da kellesini koysa, başkası da koysa vatanın bölünmesine müsaade etmeyeceğiz” diyerek sert çıkan Karakoç, “Geçtiğimiz zamanlarda birileri şehit analarını ‘Çocuklarımız niye ölüyor’ diye bağırtmaya başladılar. Şimdi aynı şeyi PKK’nın meclisteki uzantısı olan Emine Ayna isimli kadına yaptırıyorlar. ‘Sizin askerleriniz boşuna şehit, boşuna gazi oluyor’ diyorlar. Ama Başbakan da kellesini koysa, başkası da koysa biz bu işe müsaade etmeyeceğiz. Şehidimize, gazimize, vatanın bütünlüğüne hakaret edenlere Allah’ın izni, milletin desteğiyle engel olacağız” ifadelerini kullandı.
Sokaklara çıkmanın çözüm getirmeyeceğini belirten Karakoç, “Biz, niye sokaklarda değiliz? Çünkü bunların oluşturduğu cephe Türk milletini aşacak durumda değil. Diyeceksiniz ki, ‘Türk milletimi kaldı?’ Askerler Silivri’ye gönderildi, basın tribüncülük yapar hale getirildi. Ama bu ortamda bile çok şey yapılabilir. Biz bu küçük toplantılarla milyonlara ulaşmayı başaracağız. Genel Başkanımız Bahçeli, ‘Biz daha son sözümü söylemedik’ diyor. O son sözü söylemeden önce söylemeden önce size diyeceğimiz, iktidarın ülkeye getirdiği noktayı anlatmak. Öncelikle Türk milliyetçiliğine laf edenlerin boyunun ölçüsünü alacağız. Bunu da yapacağız sandıkta yapacağız”” dedi.
AKP İKTİDARDA TEK BAŞINA DEĞİL
AK Parti’nin üzerinde başka bir irade olduğunu da ifade eden Karakoç, Başbakan’ı konuşmalarının tutarsız olduğunu vurguladı. Oslo görüşmelerine değinerek sözlerine devam eden Karakoç, “’Oslo ile görüşen şerefsizdir’ diyordu. Hep beraber görüyoruz şerefin ne anlama geldiğini. ‘Libya’da Fransa’nın ne işi var’ diyor. Sonra Fransa’nın gemi kamarasında Fransa ile birlikte Libya’ya müdahale ediyor. Bir milyon Müslüman’ın öldüğü coğrafyadaki Amerikan askerleri için, ‘Onların sağ salim gelmesi için dua ediyoruz’ diyor Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı. Bunu neyi gösteriyor. Kasımpaşa kabadayısının dün dediğini bugün yalamasını gerektirecek ve tersine çevirecek demek ki, başka bir şey var. Bu neyin iradesi? 2000 yılında Amerika’dan alınan Yüksek Yahudi Cesaret nişanı var. O zaman oluşturulan derin dostluklar ve Başbakan’ın vazgeçemeyeceği kişiler var. Amerika ve İsrail ile oluşturulmuş bu dostlukların çanına ot tıkayacağız” diyerek tepki gösterdi.
SEÇİM ÖNCESİ OYUNLAR BAŞLADI
PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın açıklamalarını hatırlatan Karakoç, “Abdullah Öcalan tutanağında, ‘10 yıldır AKP’yi ben iktidarda tutuyorum’ diyor. Bu adamın yaptığı bir tek şey var. Her seçime bir yıl kala ya bir ateşkes ya da geri bir vites. Bugünkü süreçte aynısı, barış yapıldığı söyleniyor. Ama Karayılan, ‘ateşkes’ diye bağırıyor. 2009 seçimleri öncesi ‘one minute’ olayını yaptıkları gibi bugünde, İsrail’in özür dilenmesi sağlandı. Başbakan dara düştüğü anda Obama Netan Yahu’dan özür dilemesini istedi. Halkta, ‘Ya bizim öyle bir Başbakanımız var ki, Obama’yı, Netan Yahu’yu dize getirir, Karayılan’ı, Öcalan’ı dize getirir’ algısı oluşturuldu” dedi.
KİMİNLE YATIP KALKTIKLARI BELLİ DEĞİL
İktidarın dış devletlerle işbirliği içinde olduğunu belirten Karakoç, konuşmasını şöyle tamamladı: “Biz biliyoruz ki, gaflet ihanetten daha kötüdür. Bizi yönetenler kiminle yatıp kalktıklarının farkında değiller. Türkiye’de psikolojik bir savaşla karşı karşıyız. Bunu tersine çevirmek için gerekeni yapmalıyız ve Başbakan’ın bu milletin %49’unun iradesini ipotek altına almasını engellemeliyiz. Bunun yolu gereken dersi önümüzdeki yerel seçimlerde göstermeliyiz. Evet, yol yapılıyor, köprü yapılıyor ama sonra adaletsizlik diz boyu. Türk milletinin adı, hakları ayaklar altına alınıyor. Böyle yolu al götür nereye yapıyorsan yap, nereye sevdalıysan orda inşa et. Burası Türk Türkiye’si ve burada yaşamanın, ay yıldızlı al bayrağı değiştirmenin bir bedeli var. Kelime-i Tevhid i sembol eden al yıldızlı bayrağın yanına sarı yeşil paçavra dikilebilir mi? Bu bir güç meselesi dikilebilir belki, ama biz buna müsaade etmeyiz. Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin.”