Bakırköy Belediyesi Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından “74.Yılında Atamızı unutmadan ve unutturmadan saygı ile anıyoruz” isimli anma programı gerçekleştirildi. Yunus Emre Kültür Merkezi’ndeki etkinliğe Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen, CHP İlçe Başkanı Sait Yücel, belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda davetli katıldı.
Programa konuşmacı olarak katılan tarihçi Sinan Meydan, ortaya yeni bir iddia attı. Menderes Hükümeti döneminde imzalanan iki önemli belgeye ulaştığını ifade eden Meydan, bunların ihanet anlaşması olduğunu dile getirdi. Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ve Kadın Meclisi Başkanı Meltem Ünal Erzen de konuşmalarında Atatürk karşıtı olanlara ağır sitemlerde bulundu.
MEYDAN’DAN ÇARPICI İDDİALAR
Bu anlaşmaları imzalayanların şimdilerde cilalandığını söyleyen Sinan Meydan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bu belgeleri ilk kez bu programla kamuoyuna açıkladığını belirten Meydan, medyayı elindeki belgelere sansür uygulamakla suçladı. Meydan, “Amerika’nın Atatürk döneminden gelen iyi tarım politikasını bitirme politikası gereği olarak Menderes Hükümeti döneminde çok önemli iki anlaşma imzalanmış. İlki 12 Kasım 1956’da eki de 25 Ocak 1957’de. Bu anlaşmaya göre Amerika kendi ihtiyaç fazlası olan buğday, mısır, arpa, dondurulmuş sığır eti, soya yağı, don yağı gibi ürünleri taşıma gideri karşılığında Türkiye’ye verecek. Türkiye’de karşılığında taşıma gideri olarak 65,7 milyon dolar ödeyecek. Fakat anlaşmanın çok çarpıcı olan tarafı bu belirtilen ürünleri Türkiye yetiştiremeyecek. Benzerlerini de üretirken, pazarlarken Amerika’ya soracaksın diyor. Ayrıca don yağı, dondurulmuş et derken o zaman Türk milletine domuz eti yedirilmediği de ne malum. Diğer bir önemli tarih de 20 Ocak 1958. Amerika 1755 sayılı nota ile Türkiye’ye 1 Ağustos 1958’e kadar sert ve yumuşak buğday satmayacaksın diyor. Ayrıca ekliyor: Satarsan Amerika’nın dünya pazarındaki zararını karşılayacaksın. Dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu da cevabi nota da iki şartınıza da peki ekselansları diyor ve anlaşmayı kabul ediyor” şeklinde konuştu.
İHANETÇİLER CİLANIYOR, ATATÜRK KÖTÜLENİYOR
Atatürk’ü eleştirenlerin önce asıl ihanet edenleri iyi öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Meydan, “Bu anlaşmaları imzalayanların şimdi cilalanmasına aklım ermiyor. Bu cilalamaları yapanlar 1923-1938 arası ülkemize altın çağını yaşatan Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatacaklarına O’na en azından 10 Kasım’larda Fatiha okumalılar. Ayrıca buradan Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Araştırma Merkezi başta olmak üzere tüm tarihe ışık tutabilecek kurumları göreve çağırıyorum az önce açıkladığım iki önemli belge gibi diğer belgeleri de gün ışığına çıkarsınlar” dedi.
ATATÜRK GECE ÖLSE DE SOKAKLARI GÖRSEYDİNİZ
Etkinlikte bir konuşma yapan Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de, Atatürk’ün eşiz bir lider olduğu kaydetti. Vefatından yıllar geçmesine rağmen halen iftiraya, uğrayan, uğraşılan bir o kadar ” Ben sanmıyorum ki dünyada ölümünün ardından 74 yıl geçmesine rağmen hala ağlanan bir lider olsun. Geçen akşam televizyonda dehşete düşerek izledim. Atatürk’ün kurduğu laik, sosyal ve demokrat Cumhuriyet sayesinde TV’ye çıkan bir kilo makyajlı türbanlı bir yazar, Atatürk’ün aslında saat 09.05’te ölmediğini 07.15’te öldüğünü söylüyor. Bunun gerekçesi olarak mesai saati içerisinde ve
okulların açık olduğu saat olan 09.05’te saygı duruşunun daha kalabalık yapılacağından böyle bize söylendi diyor. Şimdi ben yazara sesleniyorum: Keşke Atatürk saat 03.00’te 04.00’te ölseydi de o zaman Türk milletinin Ata’sına bağlılığını görseydi. Öyle olsaydı da gece sokakları dolduran biz Atatürkçüleri görseydiniz”
ATATÜRK OLMASAYDI KONUŞAMAZDIN BİLE
Bir de Atatürk’e dinsiz şeklinde acımasızca saldıranlara bir örnek vermek istiyorum. Atatürk 1930-1931’lerde Hz. Muhammet’in mezarını taşımak isteyen Suudi Arabistan Kralı’na çok sert bir uyarıda bulunur ve eğer o mezarın bir tek taşını yerinden oynatırsan ordularımla aşağıya gelirim der. Ülkemizdeki bezirgan tarihçiler bunu bile çarpıtıyor. Atatürk, Suudi Kralı’na bu uyarıyı 1919-1920’de yaptığı söylüyorlar. Oysa bilmiyorlar ki Suudi Arabistan Krallığı 1926’da kuruldu. Bunu ortaya çıkaran da AK Parti’nin kuruluşunda görev almış milletvekilliği yapmış Prof. Nevzat Yalçıntaş’tır. Bu belge de Dışişleri Bakanlığı’nın arşivinde ama açıklanmıyor. Atatürk, laik, sosyal, demokrat ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğuna inanan biriydi. Atatürk’e hakaret edenlere, hadi oradan rezil, o olmasaydı sen şimdi konuşmazdın demek istiyorum” diyerek sitemde bulundu.
NE MUTLU ATATÜRKÇÜ BİZLERE!
Bakırköy Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen ise Atatürk’ün iyi anlaşılamadığından duyduğu üzüntünün altını çizdi. “Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözüyle özdeşleşen dış politikamızdan bihaber olanlar var” diyen Erzen, konuşmasının devamında şu sözlere yer verdi:
“Son yıllarda dış ilişkilerimizde “komşularla sıfır sorun politikası” olarak anlatılan, popüler, ama bir o kadar içi boş ve siyaset biliminde yeri olmayan bir kavramımız var biliyorsunuz. Tarihsel dostluğumuz bulunan komşularımızdaki iç savaş ateşini körüklemek, emperyalist gücün ağzının suyu akarak yürüttüğü “Büyük Ortadoğu Projesinden” pay kaparım diye medet ummak, Türkiye’yi küçültecek, bağımsızlığımızı elimizden alacaktır. Buna sebep olanlar, hatta okul kitaplarından, sokaklardan, meydanlardan Atatürk’ü çıkaranlar, Cumhuriyet çocuklarının dünyasından, hayalinden Atatürk’ü çıkartmak isteyenler, yeni nesle ne vaat ediyorlar? Hemen söyleyeyim; bağımlılık, kölelik, biat kültürü, emperyalizme dalkavukluk ve itibarsız bir ülke. Bir Cumhuriyet çocuğu olarak, bir Cumhuriyet kadını olarak, bir anne olarak söylüyorum; Mustafa Kemal Atatürk demek Türkiye demektir, O’nu unutmayacağız, unutturmayacağız! Ne Mutlu Türk’üm Diyene, Ne Mutlu Atatürkçü bizlere!”