Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in öncülüğünde Bakırköy Belediyesi ve Monokl Yayınları tarafından Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Küreselleşme ve Yeni Sol Konferansı”na Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
Dünyaca ünlü felsefeciler Slavoj Zizek ve Alain Badiou’nun konuşmacı olarak katıldığı konferansta yeni sol hareketler, küreselleşme ve toplumsal mücadeleler, felsefenin politik konumu, düşüncenin arayışı ve isyan kavramı ele alındı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu çok fazla dinleyici kitlesinin katıldığı konferans öncesi ve konferans sırasında konuşma yapmadı.
Konferansa Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Milletvekili Süleyman Çelebi, CHP İl Başkanı Oğuz Salıcı, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, CHP Bakırköy İlçe Başkanı M.Sait Yücel de katıldı.
“DÜNYANIN %1’İ MÜLKİYETİN %50’SİNE SAHİP”
Konuşmasına yaşasın yeni Türkiye hareketi diyerek başlayan Fransız felsefeci Alain Badiou salondaki aşırı kalabalığın yeni Türkiye hareketinin başladığının en güzel kanıtı olduğunu ifşa de ederek, “Bugün Türkiye’de kapitalizmim kendisiyle ve benim tuhaf, canavar, yaratık olarak nitelendirebileceğim İslami kapitalizmle karşı karşıyayız. Ben kapitalizmin her türüne karşıyım. Gezi Direnişi ile birlikte siz hem kapitalizmin kendisine hem de İslami hükümetin sizi ezmesine karşı çıktınız. Toplumun tüm kesimleri bu karşı çıkış da bir araya geldi. Umarım bu karşı çıkışınıza devam edersiniz. Var olan bu yaratığa karşı yeni araçlar bulmayı da unutmamalısınız. Dünyada bugün dört akım biçimi söz konusu. Bunlardan ilki küresel kapitalizmin yanında olan sağcı hükümetler. Fransa’da,Türkiye’de olduğu gibi. İkincisi küresel kapitalizmi kabul edilebilir hale getirmeye çalışan eski solcular. Üçüncüsü sert sağ diyebileceğim dinci, milliyetçi, ırkçı yaklaşımlar. Bunlara da faşist yaklaşımlar diyebiliriz. Dördüncüsü de hakiki anlamda komünizm Komünizm de bildiğiniz üzere bireylerin çıkarları değil halkın kolektif çıkarlarına yöneliktir. Komünizm kendisi soyu değil aslında somut bir deneydir. Bazen soruyorum neden böyle somut bir deney dünyanın yasası haline gelmez diye. Ama cevabı da kendim vereyim: Çünkü dünya nüfusunun %1’lik kısmı dünyadaki mülkiyetin %50’sine sahip olduğu için. Hatta dünya nüfusunun sadece %10’luk kısmı neredeyse dünyadaki mülkiyetin neredeyse tamamını elinde tutuyor. İşte asıl soru bu nasıl kabul edebiliyoruz.”dedi.
Badiou konuşmasının devamında şunları söyledi: Dünyanın önündeki gerçek alternatif yeni komünizm modelinin geliştirilmesidir. Küresel kapitalizme karşı geçmişte komünist yönetim yaptığı gibi korkunç devlet anlayışıyla değil ancak devletin olmadığı sadece halkın olduğu bir anlayışı geliştirmeliyiz. Yeni politik bakış açısını da bu yönde geliştirmelisiniz. Yeni komünist bakış açısı insanlık için bir umuttur.
“GEZİ İLE EN BÜYÜK BAŞARI HİKAYESİNE İMZA ATTINIZ”
Slovenyalı ünlü felsefeci Slovaj Zizek de Gezi’yle beraber Türkiye’nin en büyük başarı hikayelerinden birine imza attığını belirterek,” Siz Gezi’yle beraber küreselleşmede sorun olduğunu ortaya koydunuz. Size oluşturulan cennette sorunlar ve sıkıntılar var dediniz. Dünyada aslında ters giden bir şeylerin olduğunu siz Türkiye’den gösterdiniz.Sokağa çıkarak taleplerinizi dile getirdiniz. Türkiye’deki mevcut iktidar biraz zeki olsaydı sizin yanınızda olurdu. Demagojik oyunu nasıl oynayacaklarını bilmiyorlar. Sizin taleplerinizi başlangıçta yerine getirselerdi iş bu noktaya varmayacaktı. Gezi benzeri isyanların hepsinin özünde küresel kapitalizme verilen tepki vardır. Sizin yaptığınız gerçekten olağanüstüydü. Sizin yaptığınız gibi taleplerimiz ılımlı talep olarak başlatmalıyız. Aksi taktirde radikal sonuçlar çıkabilir. Taleplerimizin dozunu yavaş yavaş artırarak sonuç elde edebiliriz. Bu arada sevgili Başbakanınızın yaptığı gibi olaylar çözülmez. Aksine insanları birlikteliğe iter. Unutulmamalıdır ki yara ancak yarayı açan tarafından iyileştirilir.”şeklinde konuştu.
Zizek konuşmasını şu önerilerle bitirdi: Radikal solcular olarak bizler komünizme yeni bir yorum getirebiliriz. 20-30 sene sonra bambaşka bir dünyada yaşayacağız. Her şey delice değişiyor. Birkaç sene öncesine kadar karşı çıkılan işkence konusuna bile kabul edilebilir bakılmaya başlandı.