Osmanlı tarih yazıcılığının en önemli makamlarından biri olan Vak’anüvislik görevini en uzun süre yürüten isimlerden Ahmed Lütfi Efendi’nin, bugüne kadar kütüphane raflarında saklı kalan notları gün yüzüne çıktı. Yeditepe Yayınevi tarafından titiz bir çalışma sonucu Hicaz Seyahatnâmesi adıyla yayımlanan eser, Marmara Üniversitesi Sultanahmet Külliyesi’nde düzenlenen geniş katılımlı bir toplantıyla tanıtıldı. Akademisyenlerin, tarih araştırmacılarının ve okurların yoğun ilgi gösterdiği programda, Osmanlı’nın kutsal topraklardaki son dönem idari yapısı masaya yatırıldı.
DEVLETİN GÖZÜYLE KUTSAL TOPRAKLAR
Ahmed Lütfi Efendi’nin 1886 yılında resmî bir görevle çıktığı Hicaz yolculuğu sırasında kaleme aldığı bu günlükler, klasik bir hac seyahatnamesinden çok daha fazlasını vadediyor. Eser; 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti’nin bölgedeki siyasi nüfuzunu, yerel idarecilerle kurulan hassas dengeyi ve Mekke Emirliği ile İstanbul arasındaki bürokratik trafiği birinci ağızdan aktarıyor. Sadece dinî bir vecibeyi değil, aynı zamanda bir devlet adamının bölgeye dair stratejik gözlemlerini de içeren kitap, dönemin sosyopolitik yapısına dair eşsiz veriler sunuyor.
ORTAYLI: "BÜROKRATIN GÖZÜNDEN BERRAK BİR BAKIŞ"
Programın onur konuğu olan ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, eserin Osmanlı devlet mekanizmasını anlamak için kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Vak’anüvislerin sadece olayları kaydeden kâtipler değil, devletin hafızası olduğunu belirten Ortaylı, “Bu tür metinler, Osmanlı’yı ve onun karmaşık idari yapısını çözmek için elimizdeki en kıymetli anahtarlardır. Vak’anüvislerin kaleminden çıkan günlükler, Babıali’de alınan kararların Hicaz gibi uzak ve hassas bir taşrada nasıl yankılandığını gösterir. Hicaz, Osmanlı devlet aklının en dikkatle yönettiği, en çok titrediği coğrafyadır. Bu eser, Mekke Emirliği ile merkezî idare arasındaki girift ilişkileri bir bürokratın soğukkanlı gözlemleriyle son derece berrak bir şekilde ortaya koyuyor.” dedi.
ARŞİVİN TOZLU RAFLARINDAN GÜNÜMÜZE
Kitabı yayına hazırlayan araştırmacılar Mümin Yıldıztaş ve M. Berke Merter, eserin hazırlık aşamasında Osmanlı arşivlerindeki orijinal belgelerle kapsamlı bir karşılaştırma yaptıklarını ifade etti. Merter, Ahmed Lütfi Efendi’nin notlarının salt bir yolculuk hikâyesi olarak okunmaması gerektiğinin altını çizerek “Bu metinler; Osmanlı’nın Hicaz’daki idari reflekslerini, lojistik kabiliyetini ve devlet pratiğini doğrudan yansıtan birer belgedir. Birinci elden tanıklık, tarihçilikte her zaman en güvenilir limandır. Kitabı ayrıca döneme ait nadir haritalar, planlar ve fotoğraflarla zenginleştirerek okurun o atmosferi solumasını amaçladık.” diye konuştu.
TARİHÇİLER SULTANAHMET’TE BULUŞTU
Doç. Dr. Tuğba Eray Biber’in moderatörlüğünü üstlendiği tanıtım panelinde, Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Prof. Dr. Uğur Demir de konuşmacı olarak yer aldı. Panelistler; Ahmed Lütfi Efendi’nin üslubunu, olaylara yaklaşımını ve eserin literatürdeki yerini akademik bir perspektifle değerlendirdi. Katılımcıların ortak görüşü, Hicaz Seyahatnâmesi’nin hem akademik tezlerde kaynak olarak kullanılacak hem de tarih meraklıları tarafından severek okunacak nitelikli bir eser olduğu yönündeydi.
Yorumlar
Kalan Karakter: