Ali Kemal Sunal (11 Kasım 1944 İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul) Türk oyuncu, yapımcı, senarist ve komedyendir.
Oynadığı karakterlerle Türk sinema tarihine damga vuran oyunculardandır. Tiyatro ile sanat hayatına başlayan Kemal Sunal'ın ilk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı Zoraki Tabip'tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare tiyatrolarında profesyonel olarak rol aldıktan sonra, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle birlikte 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını attı. Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Uyanıyor ve Hababam Sınıfı Tatilde filmleriyle yüksek bir başarı kazandı, Hababam Sınıfı'nın İnek Şaban'ı olarak tanındı.
Filmlerinde oynadığı iyi, saf adam rolleriyle beğeni kazandı. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da dram türündeki filmlerde de yer aldı. Toplam 82 filmde rol almış olan sanatçının son filmi, 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. Bu film aynı zamanda Kemal Sunal'ın, oğlu Ali Sunal ile birlikte rol aldığı ilk ve tek filmidir.
Kemal Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka isimli filmin Trabzon'daki çekimlerine gitmek için bindiği uçakta kalp krizi geçirerek 55 yaşında öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunmaktadır.
Hayatı
11 Kasım 1944 tarihinde İstanbul'un Küçükpazar semtinde Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak doğan oyuncunun babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır. Ailenin büyük çocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki kardeşi vardır. İlkokulu Mimar Sinan İlkokulunda okuyup, Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatçı, "bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15-20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geçiyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii…" sözleriyle açıklamıştı. Yüksek tahsiline İstanbul Gazetecilik Yüksekokulu'nda başlasa da, tamamlayamadı. Eğitim hayatı boyunca çeşitli işlerde çalışan sanatçı, Emayetaş fabrikasında çalıştı, ayrıca elektrikçide çıraklık yaptı. Bu günleri, "Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım" diye açıklamıştır. 35 yaşında askere giden sanatçı, diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması sebebiyle, birliğin düzenini bozduğu gerekçesi ile geri hizmete verildi. Usta birliğinde Armoni Mızıkası isimli moral grubuna dağıtımı olmuş, bu vesile ile Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yapmıştır. Devekuşu Kabare'nin 1972-1973 mevsiminde Ankara turnesi sırasında tanıştığı Gül Sunal ile 1975 yılı Nisan ayında Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nde evlendiler. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimlerini verdikleri iki çocukları oldu.
Yarım bıraktığı üniversite eğitmini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinin radyo, televizyon ve sinema bölümünden mezun olarak 1995 yılında tamamladı ve ardından yüksek lisans yaptı. Yüksek lisanstan "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" başlıklı teziyle 1999'da mezun oldu.
Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtmektedir: "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" "aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sözleriyle dile getirmiştir. Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatçı olduğunun ağırlığını hiç hissettirmemiş, eşinin tanımına göre "aile babası" profilini hiçbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine önem veren ve bu düsturda çocukları ile çok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatçı; filmlerinin aksine, çok fazla gülmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatçı, kendi iç dünyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda çok da iyi bir arşivci olan sanatçı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, büyük bir titizlikle ve düzenle saklamış, çocuklarının çizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve özenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatçının, kıyafet alışverişlerini çoğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatçı, yine aynı özenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat postaneye götürüp gönderimlerini yapmıştır. Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir.
Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır.
Kaynak: Wikipedia