Ozan Birçare faaliyetlerini Bahçelievler'de sürdürüyor...

Ozanlar diyarı Sivas'ta dünyaya gelen, Aşık Veysel'in yeğeni ve öğrencisi Ozan Birçare (Halis Şahin) Bahçelievler ilçesinde faaliyetlerini sürdürüyor...

Ozan Birçare faaliyetlerini Bahçelievler'de sürdürüyor...

Ozanlar diyarı Sivas'ta dünyaya gelen, Aşık Veysel'in yeğeni ve öğrencisi Ozan Birçare (Halis Şahin) Bahçelievler ilçesinde faaliyetlerini sürdürüyor...

Ozan Birçare faaliyetlerini Bahçelievler'de sürdürüyor...
24 Ocak 2017 - 15:13 - Güncelleme: 01 Şubat 2017 - 11:54
Reklam

Bahçelievler'de mütevazi bir ofiste kültürel faaliyetlerini sürdüren, Aşık Veysel'in yeğeni ve öğrencisi Ozan Birçare (Halis Şahin) ile sizler için görüştük...

Kültürel faaliyetlerine ve şiir yazmaya devam eden Ozan Birçare Gazete365'ten Melek Bayhan'ın sorularına seslendirdiği dörtlüklerle cevap verdi. Şiir benim ana dilim diyen Ozan Birçare, "Ozan, hiç bitmeyen ledün kalemiyle halkının dertlerini yazandır. Ozan sanatçısız, sanatçıda ozansız olmaz" dedi.

Dünya çarkı doğru yöne dönerse...
Silahlar yok olup ateş sönerse...
Yaralar sarılıp acı dinerse...
O zaman var olur insan dünyası...
Bizleri sıcak, samimi ve sevecen tavırlarıyla karşılayan Ozan Birçare röportaja bir dörtlüğünden seslendirerek başladı.

Adınız Halis Şahin. Ozan Birçare ismi nereden geliyor? Anlamı nedir?
- Ozan Birçare, mahlas ismimdir. Ozan Birçare ismini değerli dost meslektaşlarım ozanlardan aldım. Birçare, 'çaresizlere çare olmak' anlamını taşır. Gönül istiyor ki, bin çare olalım. Ama gücümün yettiği kadar, çaresizlere birer birer çare olabiliyorsam ne mutlu bana...  

Aşık Veysel'in yeğeni ve öğrencisi olmak nasıl bir duygu?
- Tabiî ki muazzam bir duygu. Tabii ki misyon ve sorumluluk yükleyen bir duygu. Bu duyguları tam teferruatıyla anlatmam için bu ne kağıt, ne kalem, nede zaman yeter. Ancak, şunu söyleye bilirim, geniş yönlü düşündüren ağır ve derin duygulardır. Ozanlar diyarı memleketim Sivas'ta 6 yaşındayken babam vefat etti, yetim kaldım. Dayım Aşık Veysel, ablama ve bana sahip çıkarak evine götürdü. Bizleri okuttu ve eğitti. Ondan aldığım ilhamla, bilgi ve birikimimi artırarak kalemimi güçlendirmeye çalıştım. Dayım Aşık Veysel'e layık olmaya çalıştım. O gün, bugündür sürekli, tam 54 yıldır yazıyorum.

Sizce Ozan nedir, sanatçı nedir?
- Ozan; var etmek, üretmektir. Sanatçı; ozanın ürettiği ölümsüz eserlerini besteleyip okuyan, söyleyendir. Ozan sanatçısız, sanatçı da ozansız olmaz. Onlar birbirlerini tamamlarlar. 

Şiir yazmaya ne zaman başladınız? Hangi konularda yazıyorsunuz? Kaç kitabınız var?
- Şiir benim anadilimdir. Kendimi bildim bileli diyebilirim. 12 yaşından bugüne sürekli yazıyorum. Siyasal, sosyal, kültürel, sevgi, sevda, aşk ve araştırmalar içerikli türden yazıyorum. Bu güne kadar 7 adet kitabım çıktı. Kitaplarımın isimleri: Garip Gönlümde İnsan Sevgisi, Hak ve Hakikatin Temeli Sevgidir, Sevenler ve Sevilenler, Sevgi Yolundayım, Sevgi ve Aşk Tanrı İsmidir, Sevgi Deryasından Damlalar ve 7. son kitabımın ismi ise; Sevip Sevildiğim için Yine Benden Bana Geldim...

Bu kadar konuları nasıl ve nerede buluyorsunuz?
- Ben hiçbir zaman konu aramam, konular beni arar. 54 yıl önce bu kültürel olaylara merhaba dedim diyeli sazımı elime aldım. Aşık Mahsuni Şerif ile çıktık, Anadolu’yu karış karış gezdik. Anadolu insanını gördük, hissettik ve dinledik.  Dünya zahiri alemi Evliya Çelebi gibi gezip dolaşıyorum. Programlara katılıyorum. Buralarda karşılaştığım olaylarla ilgili ve halkın dile getirdiği sorunları not ediyorum. Etkilendiğim konuları şiire döküyorum. Şiir bir etkendir. Etkilenmediğimi yazamam. Etkilendiğim kötülükleri, güzellikleri yazarım. Bir ozanın misyonu sezinlemeli, olayları sezinleyemiyorsa hiçbir şey alamaz ve yazamaz.

Şiirlerinizden bir tanesini Gazete365 okurlarıyla paylaşır mısınız?
- Tabiî ki seve seve paylaşırım. Ozan dert yazar olmalı...

Ozanın görevin sorarsan bana
Ozan hisleriyle sezer olmalı
Gerçek halkın aşkıyla yan yana
Ozan Seyyah olup gezer olmalı

Gam keder olmalı ozanın payı
Yok etmeli kılıç, kalkanı, yayı
İlim, amel, saygı, sevgi, sevdayı
Ozan kalp evine dizer olmalı

Halkı için vermeli canı, seri
Çünkü halkın gönlüdür onun yeri
İnsan arasında problemleri
Ozan mantığıyla çözer olmalı

Hiç hoş olmamalı ozanın başı
Gül saymalı kendine atılan taşı
Yazdığı dörtlüklerdeki yanlışı
Ozan süzgeciyle süzer olmalı

Ezilirim ama boynum eğemem
Helalden ayrılıp haram yiyemem
Her saz çalanlara ozan diyemem
Ozan halkın derdini yazar olmalı

Gerçek ozan olmak kolay değildir
Matrak geçip insanla alay değildir
Saray saltanat zevk halay değildir
Ozan tatlı candan bezer olmalı

DERTLİ BİÇARE'm gibi dertle dolup
Meyli muhabbetten gıdasın alıp
Ledün ilminin mühendisi olup
Ozan projesin çizer olmalı

Şu anda neler yapıyorsunuz?
- Aynı hızla kültürel faaliyetlerime bir fazlasıyla devam ediyorum. Yaşlı görünümüme bakmayın, gönül yaşım hala çok gençtir. Emekli oldum diyerek kenara çekilemem. Emek halka verdiğim emektir. Bir kenara çekilip oturup mantarlaşamam. Çünkü dertler beynimi kemirir. Gördüklerimi yazmaz isem beynimi kemirir, geceleri uykum kaçar, uyuyamam. Yazacağım ki beynim boşala. Ozanın misyonunda bu mevcuttur. Gerçek bir ozanın beyni hamile kadın gibidir, 9 ay sonra doğurmak zorunda, doğum yaparsa rahatlar. Bizler halkın dertlerini insanlara veya bir kağıt üzerine aktarmaz isek beynimiz bizi kemirir. O yüzden sürekli yazmalıyız ve yazmaya da devam ediyorum. Bahçelievler Belediyesi'nin karşısındaki bir iş hanında mütevazi bir ofisim var ve buraya her gün gelip gidiyorum. Evimde de çalışmalarım devam ediyor. Yazıp-çizerken, ülkemizi ve dünya gündemini de takip etmeye çalışıyorum.

Hayatınızdan memnun musunuz?
- Ben kendi yaşam hayatımdan çok memnunum ama halkımın hayatı beni çok etkiliyor. Görüyoruz yazılı ve görsel medyada insanların öldürüldüğünü, insanlığın nasıl yok edildiğini. Çocukların nasıl anasız, babasız, öksüz ve yetim bırakıldığını, nasıl mağdur edildiğini gören bir ozan nasıl üzülmesin? Nasıl mutlu olabilsin?  İçim acıyor. Ülkemizin içindeki ve çevresindeki ateş tabiî ki beni de mutsuz ediyor. Halkımın mutsuzluğu beni de mutluluğumdan çıkarıyor...

Peki mutlu olmak için nasıl bir yaşam bekliyorsunuz?
- Nasıl bir yaşam beklediğimi sizle bir dörtlüğümle ifade etmek istiyorum;
Dünya çarkı doğru yöne dönerse...
Silahlar yok olup ateş sönerse...
Yaralar sarılıp acı dinerse...
O zaman var olur insan dünyası...

Kendinizi hak ettiğiniz yerde görebiliyor musunuz? Medyadan ve devlet büyüklerinden hak ettiğiniz ilgiyi alıyor musunuz?
- Yazılı ve görsel medyadan kısmen. Bu vesile ile Gazete365'in bana göstermiş olduğu ilgiden dolayı başta imtiyaz sahibinizden, çalışanlarına kadar hepsine teşekkür ediyorum. Beni çok iyi anladığınızı düşünüyorum. Devlet büyüklerine gelince, aslında millet devlettir. Bugünkü yöneten hükümettir, hükmedendir, hüküm-et, biz ona devlet demiyoruz, devlet sen ile bendir. O yüzden hak ettiğim yerleri göremiyorum, bulamıyorum, üzgünüm... 

Son olarak Gazete365 okuyucularına mesajınız ve söylemek istedikleriniz var mı? varsa nelerdir?
- Duygu ve düşüncelerimi değerli okuyucularınızla buluşturduğunuz için, Gazete365 kadrosuna sonsuz şükranlarımı sunuyor, teşekkürler ediyorum. Sizin vasıtanızla okuyuculara saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Okuyuculardan ricam: Bahçelievler, Bağcılar, Bakırköy ve Güngören bölge halkının sesi kulağı olan Gazete365'e sahip çıkmaları, abone olup sürekli takip etmelerini istiyorum. Kim bilir, belki bizler de Gazete365 ailesine katılırız. Sizlerle tanışır, dertleşiriz. Esenlikle kalın...
Röportaj: Sosyolog Melek Bayhan 


YORUMLAR

  • 0 Yorum