Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

Bağcılar Engelliler Sarayı'nı ziyaret eden Gülben Ergen, yaşadıklarını yazıya döktü.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

Bağcılar Engelliler Sarayı'nı ziyaret eden Gülben Ergen, yaşadıklarını yazıya döktü.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı
24 Şubat 2016 - 15:06 - Güncelleme: 10 Mart 2016 - 12:51
Reklam

Gülben Ergen, Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı'nı ziyaret etti. Engelliler Sarayı'nı gezen Gülbe Hürriyet Gazetesi'nin Kelebek ekinde dinlediği engellilerin ve ailelerinin hikayelerini yazdı.

Umutları gözbebeklerine yerleştirmiş, kırgınlıklarını içlerine gömmüş bir dolu yürek...

Kiminin kolları yok, hiç olmamış. Kiminin ayakları yok, hiç olmamış. Kimi görmüyor, kimi duymuyor...
3 yaşından 53 yaşına kadar tanıştığım bir kişinin de yüzü asık olmaz mı? 
Hepsinin yüzü gülüyor, sözü gülüyor, gönlü gülüyor...
Bitirdiği halısını gösteren, kilimini dokuyan, sabununu kalıba döken, bağlamasını çalan, dans eden, şarkı söyleyen, tablo çizen hayatın en gerçek sanatçıları onlar...
Yeter ki imkan verilsin. 
Yeter ki böyle bir merkez olsun.
Bana Kafkas dansı öğreten Zabit’i... 27 sene evinden dışarı çıkmamış, çıkarılmamış ya da çıkamamış Senem’in, babam beni balkona “koyardı” deyişinin içinde gömülü olanları... Sol ayağıyla resimler yapan Muhammed’in gözlerinin güzelliğini ömrüm boyunca unutmayacağım...
Bu hafta Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’na misafirim. Yüreği engelli olup sapasağlam dışarıda dolaşanları, yüreği engelsiz olanlardan dinledim...

Gülben ERGEN / Fotoğraflar: Levent Kulu

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

Ayaklarıyla resim yapan bir kahraman: Muhammed Uğur  

TİŞÖRTÜMÜ SIYIRIP KOLLARIM VAR MI GÖRMEK İSTİYORLAR
◊ Muhammed kaç yaşındasın?
- 11 yaşındayım. Yakında 12 olacağım.
◊ Resimlerini gördüm ve hayran oldum. Kaç yıldır resim yapıyorsun?
- 5 yaşımdayken resim yapmaya başladım. Aslında resim yapmayı hiç bilmiyordum. 5 yaşımdayken annem bana resim yap dedi ve nasıl yapılacağını gösterdi. İlk denemem fena olmadı. Annem “Çok güzel oldu” dedi. Öyle devam ettim. 
◊ Kardeşlerin var mı?
- İki kardeşim var ve ikisi de benden küçük. Ben evin abisiyim.
◊ Burada kendini iyi hissettiğini biliyorum. Peki dışarısı nasıl?
- Dışarısı burası gibi değil. Bazı insanlar kollarıma bakıyor ve anneme neden kollarımın olmadığını soruyorlar. Bazıları da dalga geçerek soruyor. Ben onlara bir şey dememek için susuyorum.
Benim kahramanım annem
◊ Muhammed, parklarda ya da okulda sana uygun olmasını istediğin bir şey var mı?
- Kaydıraklar var. Kaydıraklara çıkamıyorum. Onlar değişirse çok güzel olur.
Anne: Normal kaydırağa çıkamadığı için bizim orada büyük 3 katlı kaydırak vardı, ona çok çıkmak istiyordu. Hatta resmini çizmişti onun.
◊ Sizin desteğinizle kayabiliyor ama değil mi?
- Anne: Kayabilir ama o büyüğüne çıkmak istiyordu ve çok zorlanıyordu. 
◊ Muhammed çok yakışıklısın. Kaşların ve gözlerin maşallah çok güzel. Ayrıca bugün çok şıksın. Kendin mi seçtin kıyafetini...
- Annemle birlikte seçtik.
◊ Kaç senedir buraya geliyorsunuz?
- Anne: Dört senedir geliyoruz. 
◊ Muhammed resimden başka ne gibi aktivitelere katılıyor?
- Anne: Okula gittiği için bir tek ona gelebiliyor. Bir de fizik tedaviye başladı. Zamanı kaldıkça buraya geliyoruz. 
◊ Muhammed, bir sergi açmayı düşünüyor musun? Resim sergin olursa ben gelmek isterim.
- Siz gelecekseniz açarım.
◊ Hayatta bir kahramanın olsaydı bu kim olurdu?
- Annem. Başka kim olacak? Hem annem olduğu için hem de bana çok iyi baktığı için.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

Muhammed’in annesi Zeynep Tüzün

KOMŞULAR YÜZÜNDEN MAHALLE DEĞİŞTİRDİK
◊ Seni en çok ne eğlendiriyor?
Bilgisayarda maç oynamak. PES 2013’ü çok seviyorum. Bir de Fenerbahçeliyim ve maçları izliyorum.
◊ Okulda işler nasıl gidiyor?
İlk başlarda insanlar konuşmaz ya ben de konuşmadım, onlar da konuşmadı. İlk konuşmaya galiba onlar başladı. Sonra gitgide arkadaş olduk şu an bütün sınıf hatta okulun yarısı benim arkadaşım.
◊ Yanında kendini rahat hissetmediğin biri var mı? Okulda, parkta ya da başka bir yerde?
Bir tane çocuk var. Bazen tişörtümü sıyırıp kollarıma bakmaya çalışıyor. Annem çocuğu uyardı ama yine aynı. 
◊ Çevrenin size karşı bakışı nasıl?
Anne: Çevremiz ilk zamanlar çok kötüydü. Sorarlardı “Niye böyle doğdu? Ne yaptın?” Cahil çok. Mesela bir kadın vardı, “Çocuğun dudağına ne yaptın?” dedi. Doğuştan olduğunu söyledim. “Diktirmeyi düşünmüyor musun?” diye sordu. “Eve gidip iğne iple dikeceğim!” dedim. Komşuların bakışı yüzünden ev değiştirdik. Başka mahalleye taşındık. 
◊ Çevrenizi değiştirmekle iyi yapmışsınız. 
Anne: Çünkü sürekli çocuğun kollarını bakmaya çalışıyorlardı. Tişörtünü omuzundan indirmeyi bile denediler. Ben de Muhammed de etkileniyorduk. 
◊ Baba destek oluyor mu size? 
Anne: Ayrıyız. Üç çocuğuma ben bakıyorum. 
◊ Neden ayrıldınız?
Anne: Bütün yükü üstlendiğim için ayrıldım. Şimdi sadece bakım ücreti ve nafakayla geçiniyoruz.
◊ Diğer çocuklarınız kaç yaşında?
Biri 8 diğeri 10. En büyükleri Muhammed.
◊ Muhammed buraya gelmeye başladıktan sonra değişti mi? 
Sosyalleşmek ona çok iyi geldi. Fizik tedavi merkezlerinden çoğu kez hemen ayrılmak zorunda kalıyorduk. Genelde zihinsel engelliler olduğu için zorlanıyordu. Sıkılıyor çocuk çünkü cin gibi çalışıyor kafası. Buraya geldikten sonra kendi gibi insanları görmek ona çok iyi geldi. Artık fizik tedaviye de rahat gidiyoruz.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

2013 doğumlu down sendromlu Işıl, bu sene gündüz bakım evine gelmeye başladı.

SENEM VE ZEYNEP: CAM KEMİK HASTASI İKİ ARKADAŞ
“TEDAVİ ETTİRMEYİN, YAŞAMAZ” DEMİŞLERDİ. YAŞIYORUM İŞTE

◊ Buraya gelmeden önce hayatınız nasıldı?
- Zeynep: 7 yaşımdayken ailem beni okula yazdırmak istedi. Bu hastalık çok hassas olduğu için hangi okula gittiysek beni kabul etmedi. Benim ilk düzenli olarak dışarı çıktığım yer burası oldu. Çok korkak bir insandım. Birisi yanıma yaklaştığında bana zarar verecek, bir yerimi kıracak diye düşünürdüm. 
◊ Bu hastalık nedeniyle korkmakta haklısın. Burada herhangi bir şey oldu mu?
- Zeynep: Evet oldu. Bundan bir sene önce kendimi geri çekerken bacağımı kırdım.
- Senem: Benim gözümün önünde oldu. Yanımda otururken biraz öne kaymıştı. Kendini geriye çekeyim derken bacağı küt etti. 
- Zeynep: Bacaklarım beşer yerinden kırık olarak dünyaya gelmişim. Aileme, “Kızınızı tedavi ettirmeyin, yaşayamaz” demişler. Doktorlar bana 2 ay ömür biçmiş. Cam kemik hastası olup bastonla yürüyenler var. Benimkisi en ileri seviye. Oturabiliyor olmam bile mucize. 
◊ Başka kardeşin var mı? Onların sağlığı nasıl?
- Zeynep: Bir ablam ve bir abim var. Onlar sağlıklı. İkisi de evli. Annemle birlikte abimle aynı binada yaşıyoruz.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

EN BÜYÜK HAYALİM AYAKKABI GİYMEKTİANNEM ALDI AMA HİÇ GİYEMEDİM
◊ Evde neler yapıyorsunuz?
- Zeynep: İstediğim her şeyi yapıyorum. Genelde de ahşap yakma yapıyorum. 
- Senem: Evde genellikle televizyon izliyorum ve şiir yazıyorum.
◊ Senem, kardeşlerin evlenince zorlandın mı?
- Kız kardeşimin evlenmesi bana çok zor geldi. Onunla çok yakındık. 
◊ Bana hayallerinizi anlatır mısınız?
- Senem: Benim en büyük hayalim ayakkabı giyebilmek. Ama hiç giyemedim. Küçükken anneme, “Bana ayakkabı al yürüyeceğim” demişim. Annem almış getirmiş ama hiç yürüyemedim.
- Zeynep: Evde 7 çeşit ayakkabım vardı. Ayakkabı giyeceğim diye birkaç kez bacağımı kırdım. Ayakkabıyı giyerim, ayaklarımı duvara koyarım. Kendimi yürüyormuş gibi hayal ederim. O an bile o kadar tatlı oluyor ki... Eski evimizde bu yüzden duvarda ayakkabı izleri vardı.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

CAM ZEYNEP HAYATI ANLATIYOR
ANNECİĞİM, BABACIĞIM, BENİ KORUMAYIN, HAYATI ÖĞRETİN BANA

◊ Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? 
- Senem: Ben 27 sene evden çıkmadım. İnsanları bile tanımazdım. Sadece kuşlarla ve karıncalarla arkadaşlık ettim. Ne tekerlekli arabam vardı ne de başka bir şey. 
◊ 27 sene evden çıkmamak senin tercihin miydi?
- Senem: Hayır ben çıkmak istedim. Ama imkanımız kısıtlıydı.
◊ Annen ya da baban seni kucağında dışarı çıkaramaz mıydı?
- Senem: Babam beni kucağına alıp balkona koyardı o kadar. Balkondan ötesini bilmem. Beni kucağında dışarı çıkarabilirdi ama olmadı. Bir bebek arabam olsa da onunla gezsem diye Allah’a yalvarırdım.
◊ Bunu gerçekten anlayamıyorum…
- Zeynep: Gülben Abla bazen her şey anlatılamıyor. Senem Abla şu an o durumda. 
- Senem: Aileler engellileri engellemesinler. Özellikle anne ve babalar. Ailelerin korkusu çocuklara zarar veriyor. Annem babam hiçbir şey öğretmedi. Onlara bir şey olursa ben kendi ayaklarımın üzerinde nasıl duracağım bilmiyorum. 
◊ 27 sene sonra ilk dışarı çıktığında nerelere gittin? Gitmek istediğin nereler var?
- Senem: Çok değişik bir duyguydu. Gitmek istediğim çok yer var. Doğru düzgün bir yeri bilmem. Buranını sayesinde iki kere vapura bindim. Kız Kulesi’ne ve Adalar’a gitmek istiyorum. 
◊ Zeynep sen de mi uzun yıllar evde yaşamak zorunda kaldın?
- Zeynep: Ben aile açısından çok şanslıyım. Annemi arasam şuraya gitmek istiyorum desem bana hiçbir şey demez. Hiçbir çocuk engelli değildir, engellenen çocuklardır.

CAM VE CAN ARKADAŞLAR BİRLİKTE ANLATIYOR
SİVİLCEYİ DERT EDEN ARKADAŞ BİR DE BİZE BAK ŞEKLİMİZ BİLE BELLİ DEĞİL AMA MUTLUYUZ

◊ Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? 
- Zeynep: Bana şu an bir imkan sunsalar kalmak ister misin deseler, kalkmak istemem. Mutluyum ve huzurluyum. Kendimi böyle seviyorum. Çok enteresan gelebilir ama öyle. 
- Senem: Çok insan görüyoruz. Sağlıklılar, her şeyleri yerinde ama ne huzurları var ne de mutlulukları. Hiçbir şeyden zevk almıyorlar. Bizim hiçbir şeyimiz yok ama çok mutluyuz. Bu hastalık bize Allahtan gelen bir misafir. Bizim de bunu en güzel şekilde karşılamamız lazım. 
- Zeynep: Ben 21 yaşındayım. Sağlıklı olan arkadaşlarımla düşüncelerim çok farklı.
◊ Ne gibi farklı düşünceler?
- Zeynep: Onlar en ufak şeyleri dert ediniyorlar. Bedenin, yaşam tarzın ne olursa olsun mutlu olmak senin elinde. Dünya bizim elimizde. 
◊ Tefekkür dedikleri bu olsa gerek.
- Senem: Yüzümde sivilce çıktı diyorlar onun mutsuzluğunu yaşıyorlar. Bir de bize bakın. Bizim şeklimiz bile belli değil. Ama mutluyuz çok şükür.
◊ Ama siz insanın şekilden ibaret olmadığının bilincindesiniz.
- Senem: Evet. Ama herkes bizim bilincimizde değil.
◊ Burası sizin hayatınızı nasıl etkiledi?
- Senem: Bu merkez açıldı bizim engelimiz ortadan kalktı.
◊ Akülü tekerlekli sandalye hayatınızı nasıl değiştirdi?
- Senem: Sandalyeniz olmazsa tek başınıza hiçbir şey yapamazsınız. Çay bardağınızı biri önünüze koysa bile alamazsınız. Yanınızda hep birileri olmak zorunda. Ben akülü sandalyem olduğundan beri son üç yıldır kendi ihtiyaçlarımı kendim karşılıyorum.
- Zeynep: Akülü sandalyem olduğundan beri vücudumdaki kırılmalar azaldı.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

TÜRKİYE BEYAZ AY DERNEĞİ YÖNETİCİLERİ: AYŞE-HANİFE BAYKAL
ENGELLİYİM İŞ BULAMIYORUM DİYEN BİZE BAŞVURSUN

◊ Engelli istihdamı konusunda neler yapıyorsunuz?
- Ayşe: Onlara iş buluyoruz. Sadece bununla da kalmıyoruz. İşe yerleştirdiğimiz kişilerin uyumunu da gözlemliyoruz. 
◊ İşe girdikten sonra yaşanan sıkıntılar var mı?
- Ayşe: Öncesinde mülakat yaptığımız için çok büyük bir sıkıntılar olmuyor. Mesela ortopedik engelliyi, tekerlekli sandalyede veya bastonla yürüyen bir engelliyi onlara uygun işlere yerleştiriyoruz. 
◊ Doğrusu da bu zaten…
- Ayşe: İnsanlar küçük şeylerden dolayı işten çıkabiliyorlar. Bir engellimizin böbrek rahatsızlığı vardı ve tuzlu yememesi gerekiyordu. Biz devreye girdik ve ona yemek kartı verilerek bu sorun çözüldü. 
◊ Engelliler en çok hangi alanlarda iş bulabiliyor?
- Ayşe: Çağrı merkezi, temizlik işleri ve konfeksiyon. 
◊ Peki iş var mı? 
- Hanife: Şu an çok fazla iş var. İş arayan engelliler buraya gelebilirler. Bu konuda maalesef iş vaadiyle engellileri kandıranlar çok. 
◊ Ayşe Hanım iş bulurken böyle zorlandığınız şirketler oluyor mu?
- Oluyor. Çok çalışkan bir kızımız vardı. Üniversitede matematik bölümünü ikincilikle bitirmiş. Bir kurum için çok uygundu. Fakat VIP müşterilerinin engelli bir çalışanlarının olduğunu görmelerini istemediler.

BENİM KAFAM BÜYÜK BEDENİM KÜÇÜK, SENİN İSE BEDENİN BÜYÜK BEYNİN KÜÇÜK
- Zeynep: Eskiden engelli olmayanlar engellilerle arkadaşlık yapmak istemezdi. Utanırlardı. Dalga geçerlerdi bizimle. Şimdi ben de onlarla dalga geçiyorum. Mesela çocukken benim bedenim küçüktü ama kafam daha büyüktü. Çocuğun biri “Şuna bak kafası kocaman bedeni küçücük” dedi. Ben de ona “Senin de bedenin büyük ama beynin küçük ne yapacağız” dedim. Sonra bakakaldı.
- Elbise giyince ayaklarımı kapatırım. Bana ayakların var mı diye sorduklarında “Lazım mı, vereyim mi?” diye cevap veriyorum.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

Zabit 20 yaşında, down sendromlu, dört senedir buraya geliyor. Halk oyunları ve ahşap oyuncak yapma kurslarına katılıyor.

BANA AYAĞINI ÖDÜNÇ VERiR MiSiN KARINCA?
Senem’in şiiri
Seni görünce kıskandım, biraz da heveslendim
- Söyle söyle minik karınca,
Bana iki ayağını ödünç verir misin?
Çok değil yalnızca üç adım atıp geri vereceğim…

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

MUSTAFA VE ÖMER  
O BENİM GÖZÜM BEN ONUN AYAKLARI OLDUM
◊ Mustafa ve Ömer, çok yakın arkadaş olduğunuzu duydum… 
- Mustafa: Evet öyleyiz. Burada tanıştık. Ömer cam kemik hastası, ben görme engelliyim. Dışarıda beraber geziyoruz, tozuyoruz. O benim gözüm oluyor ben de onun ayakları. 
- Ömer: Mustafa bazen aşk doktorum, bazı günler psikoloğum. O benim dostum. 
◊ Birlikte neler yaparsınız?
- Mustafa: Birlikte müzik yapıyoruz. Çok iyi dost olduk. O benim dediğim gibi gözüm ben de onun kolu eli ayağı oldum. Birlikte alışveriş merkezlerine gidiyoruz, lokantalara gidiyoruz. Geçenlerde birlikte Bağcılar’dan çıktık Kadıköy’e kadar gittik.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

GÜLBEN’LE SELFIE
◊ Bunun tam tersi örnekleri de var mı? 
- Hanife: Elbette var.Bazen diyorlar ki, görünür bir engeli olmasın. Böbrek hastası olsun, işte isterse yarın ölsün ama bana fiziksel bir engeli görünmesin... 
◊ Engelliler için ne gibi sorunları fark ettiniz yıllar içinde? 
- Ayşe: Mesela bir restorana gidiyorsunuz, çok şık, varaklarla kaplı ama tekerlekli sandalyeli bir engellinin girebileceği bir tuvaleti yok! Toplu taşıma sorunları çözüldü. Artık rahat seyahat edebiliyorlar.

Gülben Ergen, Bağcılar Engelliler Sarayı'nı yazdı

10 maddede Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı
10 BİN ENGELLİYE HİZMET VERDİ
Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nda 0-6 yaş engelli çocuklar için gündüz bakım evi bulunuyor.
◊ 2011 yılında açılan bu tesis bugüne kadar 10 bin engelliye hizmet verdi.
◊ 2016-2017 eğitim öğretim yılında 1200 öğrenci meslek edindirme kurslarına katılıyor.
◊ Engelliler Sarayı’nda 35 branşta eğitim veriliyor. Bunlardan bazıları; ahşap yakma, müzik, mantar yetiştirme, kuaförlük, resim, halı-kilim dokuma, dalış...
◊ Engelliler için EKPSS kursu bu sene başladı. Şu anda 200 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’na hazırlanıyor.
◊ Merkezde 29 eğitimci ve 75 personel çalışıyor.
◊ Merkezde spor salonu ve bir de kapalı yüzme havuzu bulunuyor.
◊ Öğrenciler evlerinden servislerle alınıp kurs bitiminde yine servislerle evlerine bırakılıyor.
◊ Her ay en az iki kere çevre ve turistik gezi yapılıyor.
◊ Her perşembe günü ilçedeki özel eğitim öğrencileri için film gösterimi yapılıyor.
◊ 2012 yılından bu yana 876 engelli aldığı eğitimler sonucu iş sahibi oldu.
◊ Merkez sadece Bağcılar’da ikamet eden engellilere hizmet veriyor.


YORUMLAR

  • 0 Yorum